Geçmiş darbeler askerin kışlaya dönmesini öngörerek yapılırdı. Oysa bu darbe ‘gelip gitmemek’ üzere hayata geçirildi ve bu nedenle de çok acımasız olabildi. Söz konusu ‘radikalizm’ muhtemelen askeri hiyerarşideki ‘fireleri’ de bir miktar açıklar.
Çünkü halkı düşmanlaştırmak Kemalist asker geleneğinin hiçbir zaman parçası olmadı. Ancak birçok asker önlerine seçim anı geldiğinde darbecilere onay vermek durumunda kalmış veya bazıları bunu tercih etmişse, bu da bizi şaşırtmamalı. Ne de olsa darbe başarılı da olabilirdi ve o durumda sistem dışında kalma tehlikesi vardı. Ayrıca birçok askerin kariyer ve oportünizm arayışı, ya da akut AK Parti karşıtlığını da hesaba katmak gerekebilir.
Generallerin yüzde 20’si bugün gözaltında… Direnenler ise birkaç kişisel kahramandan ibaret. Peki, general kategorisinin geride kalan yüzde 80’i acaba o geceyi nasıl geçirdi? Ordu’nun en çok korktuğu şey kendi içinde bölünmek ve iç savaşa gitmektir… Dolayısıyla muhtemelen askerin geri kalanı olayları izledi ve sonucu bekledi.