Kayyım atandıktan sonra kapatılan Zaman gazetesinin yazarlarından Şahin Alpay, darbe girişimine kadar Gülen Cemaati’nin ‘karanlık yüzü’nü görmediğini savunarak, “Mensuplarının bir askeri darbe girişiminde şu veya bu ölçüde rol alabilecekleri aklımın ucandan geçseydi asla Zaman gazetesinde yazmazdım. Pişmanım” dedi.
‘FETÖ’nün yayın organı’ olarak anılan Zaman gazetesinin eski yönetici ve yazarlarının yargılanmasına bugün başlandı.
Yazar Şahin Alpay da Silivri’de İstanbul 13’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nce görülen 22’si tutuklu 31 sanığın yargılandığı davada hakim karşısına çıktı.
Hayatı boyunca askeri darbelerden mağdur olduğunu belirten Alpay, üç nedenden dolayı Zaman gazetesinde yazdığını anlattı: “Öteki gazetelerin hiçbirinde yazarlık yapma imkanı bulamamıştım. Hem yorum yazarak görüşlerimi paylaşmak alışkanlığı ve arzusundaydı hem de ek bir gelire ihtiyacım vardı. Zaman ciddi bir gazete olmak, toplumun tüm kesimlerine seslenmek arayışıyla çok farklı görüşte yazarlarına sayfalarını açıyordu. Ben de özgürlükçü demokrasiyi savunan görüşlerimle Zaman’ın okurlarına hitap etmekte yarar gördüm. Böylelikle muhafazakar kesimlerin demokrasinin ve hukuk devletinin erdemlerini kavramalarına bir katkım olabileceğini düşündüm.”
‘STK’ya dönüşmüştü’
Alpay, Gülencilerin cemaat sınırlarını aşarak okullar, vakıflar, dernekler, şirketler çerçevesinde toplanan, Türkiye’yle dünya arasında barışçı bağlar kurulmasına hizmet eden bir tür dini temelli sivil toplum hareketine dönüştüğü kanısına ulaşmış olduğunu söyledi.
Zaman yazarı, cemaatin sözcülerinin demokrasiyi, insan haklarını, hukuk devletini, herkese inanç özgürlüğü anlamında liberal bir laiklik anlayışını, hoşgörüyü, barışı, bilimle dinin çelişmezliğini, Türkiye’nin AB üyeliğini savunduğunu ifade ederek Abant Platformu gibi çalışmaları ilgiyle izlediğini, toplantıların toplumda diyalog ve karşılıklı anlayış için yürütüldüğünü öne sürdü.
Alpay şöyle devam etti: “Tıpkı AK Parti iktidarı gibi Gülen hareketinin İslam ve demokrasinin bağdaşmasına hizmet ederek dünya çapında önem taşıdığı sonucunu çıkarıyordum. Gülen hareketiyle ilgili bilgilerim medya kuruluşlarından, hareketin yurtiçinde ve yurt dışında okullara yaptığım ziyaretlerden ve bir kısmına katıldığı Abant Platformu toplantılarından kaynaklanıyordu.”
‘Pişmanım’
Şahin Alpay, Gülen hareketiyle ilgili hayal kırıklığının darbe girişimiyle patlak verdiğini anlatarak şöyle devam etti: “İtiraf edeyim ki o güne kadar hareketin gayrimeşru işlere karışan bir karanlık yüzü olduğunun bilincinde değildim. Tabi ki idari bir kararla FETÖ/PDY olarak nitelenen ve silahlı terör örgütü olarak suçlanan Gülen hareketinin hangi mensuplarıyla ve ne ölçüde gayrimeşru işlere ve 15 Temmuz darbe girişimine karıştıkları, yargılamalar sonunda ortaya çıkacak. Ne var ki, kimi Gülen hareketi mensuplarının şu veya bu ölçüde 15 Temmuz darbe girişimine karışmış olduklarına dair emareler bütün yazarlık hayatım boyunca sivil yönetimi savunmuş, askeri darbelere askeri vesayete karşı yazmış ve konuşmuş bir liberal demokrat olarak beni şok etti ve derin bir yanılmışlık duygusuna boğdu. Şurası muhakkak ki, Gülen hareketinin bir suç örgütü olduğuna dair bir yargı kararı olsaydı bir gün bile Zaman’da yazmayı sürdürmezdim. Gülen hareketi mensuplarının bir askeri darbe girişiminde şu veya bu ölçüde rol alabilecekleri aklımın ucandan geçseydi asla Zaman gazetesinde yazmazdım. 15 Temmuz darbe girişimini lanetliyorum. Bu nedenle Zaman’da yazdığım için pişmanlık duyuyorum. Bu hareketin karanlık yüzünü göremediğim için fena halde yanıldım.”
Suçlamayı reddetti
Alpay, kendisine yöneltilen suçlamaları reddederek yaşam tarzı ve dini inançları gereği herhangi bir dini cemaat ya da gruba üye olmasının söz konusu olmadığını aktardı: “Aynı şekilde demokratik ve barışçı görüşlerim gereği herhangi bir yasadışı terör örgütüne üye olmam da söz konusu olmaz.”
AKP’ye eleştirilerinin hiçbir zaman ifade özgürlüğünün anayasa ve insan hakları sözleşmeleriyle çizilen sınırların dışına çıkmadığını, aksine Türkiye’de ifade özgürlüğünün güvence altına olduğu inancıyla kaleme aldığını anlatarak, bugüne kadar hiçbir yazı ve konuşması hakkında kovuşturma yapılmadığını kaydetti.
Alpay, 14 aydır tutuklu olduğunu hatırlatarak, “Tutukluluğum cezaya dönüştü. İddianamede ileri sürülen suçların hiçbirisini işlemedim” dedi.
Tutuksuz yargılanmak istedi
Alpay şunları kaydetti: “Yargılama sonunda tümüyle aklanacağımdan kesinlikle eminim. Beraatimi istiyorum. Yargılama süresinde kaçmam söz konusu olmayacağı gibi delilleri karartmamda söz konusu değildir. Tahliye edilerek tutuksuz yargılanmama hükmetmenizi ömrümün kalan birkaç yılını da eşim, çocuklarım ve torunlarımla geçirmeme izin vermenizi diliyorum. Bundan böyle hayattan ailemle birlikte olmaktan başka hiçbir beklentim yok. Bu davada benimle birlikte yargılanan sekiz yazardan dördü tutuksuz yargılanmakta. Başka benzer davalarda yaşları 70’in üzerinde olan şüphelilerin tutuksuz yargılandıklarını biliyoruz. Bana da bu hakkı tanıyacağınızı umuyorum, saygılarımı sunuyorum.”
Alpay, ‘anayasal düzeni, TBMM ve Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını engellemeye teşebbüs etmek’ ve ‘silahlı terör örgütüne üye olmak’la suçlanıyor.