1950’lerden bu yana, ilk kez karşımızda halk sınıflarının desteğini almayı başardığı için uluslararası sermayeyi uzlaşmaya, tavizler vermeye, bazı reformları kabul etmeye zorlayabilecek bir siyasi parti var. Salt bu, sol karakterli parti ile halk sınıfları arasında kurulan ilişki bile, halk sınıflarını birleştirmek adına, bu partinin desteklenmesini gerektiriyor. Bu iki gelişme kapitalizmin çok kritik birmomentte olduğunu gösteriyor.
Bu momentte bu ve benzeri partileri desteklemek, sonra hükümete gelince, daha sol eleştirilerle baskı altına almaya çalışarak, bu momentte ortaya çıkan olasılıkların genişlemesine, ilerlemesine çabalamak gerekiyor.
“Radikal sol”, “sol” kavramlarını tanımlamaya çalışır, ondan sonra SYRİZA’yı bu tanımların içine yerleştirmeyi denersek bence bu çelişkili görüntü değişebilir.
SYRİZA’yı “radikal” olarak betimleyenlerin amacı, seçmeni, finans-kapitalin gereksinimlerine cevap veren neo-liberal politikalardan (örneğin borçları ödemekten, işsizliğe katlanmaktan) başka seçenek olmadığına, popülist politikalar için kaynak yaratılamayacağına inandırmak.
“Sol radikal” olarak betimlenen bir partinin seçimleri kazanarak hükümet kurma şansı elde etmesi, bu parti aslında “sosyal demokrat” bir parti bile olsa, kuracağı hükümeti daha solundan eleştiren akımlara konuşma alanı açacaktır. Bu alanda seçmen,“siyasi alanda mümkün olanı tanımlayan sınırların” da sorgulama, yeniden düzenlenmeyi düşünme şansını yakalayabilecektir.
Tarihsel olarak bu kadar kritik bir momentte, klasik sosyal demokrasiye bu kadar yakın bir partiyi genel seçimlerde desteklemeyen sosyalistler de, bir önceki “BüyükBunalım”ın içinde, yine kitlesel bir muhalefet dalgasının ve sağ popülizminyükseldiği dönemde, 1928-34 arasında içine düştükleri vahim hatayı tekrarlamış olacaklar.