Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Paris’te gerçekleştirdikleri görüşmenin ardından bir basın toplantısı düzenledi.
İlk sözü alan Macron’un konuşmasından satır başları şöyle:
“Birlikte çözmemiz gereken çok sorun var. PKK ile mücadele ediyoruz. Ve her türlü teröre karşı mücadele ediyoruz. IŞİD ve bütün terör gruplarıyla mücadele ediyoruz. Terörle mücadeleyi birlikte sürdüreceğiz. Bunu ortaklık çerçevesinde gerçekleştireceğiz.
Birlikte Sinop Nükleer Santrali projesini de görüştük. Son aylarda çok önemli gelişmeler gösteren bir alan, gıda ve tarım alanı. Tarım bakanlarımızın yoğun çalışmaları sonucunda birlikte sığır eti konusunda önemli mesafeler kat ettik. 5 bin 700 ton et ihracata açıldı ve bu da önemli bir konu. Tavuk eti, kanatlı hayvan ve meyvalar konusunda ilerleme kaydetmek istiyoruz.
Sükunet ve istikrar istiyorum. İsraillilere ve Filistinlilere karşı bir şey yapmak söz konusu değildir, iki devletin barış içerisinde, uluslararası hukukun hudutları koruması konusunda çözüm bulmasını istiyoruz. Fransa’da işlenen saldırıların planları Suriye’den geldi. IŞİD’e karşı mücadele ediyoruz. Suriye’deki iç savaşın Türkiye’de 3 milyon göçmeni ağırlamasıyla sonuçlandığını da biliyorum. Birçok konuda görüş birliğimiz olduğunu da tespit edebildim bugün.
Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi içinde kalması çok önemlidir. Kuşkusuz bir iki yüzlülükten çıkmak gerekir artık. Yani kendiliğinden yeni başlıkların açılması gibi bir şey mümkün olmayacaktır.
Temel haklar konusunda da görüştük. Açık ve net olmak isterim, çok büyük bir saygı duyuyorum. Ve Türkiye’nin yaşadığı zorlukların bilincindeyim. Terörle mücadele, darbeci istikrarsızlaştırma hareketleri söz konusu oldu, bu konuda bir şey söylemek bana düşmez. Ama terörle mücadelede ortak bir görüşümüz vardır. Ortak bir şekilde hareket ediyoruz.
Galatasaray Üniversitesi konusunu gündeme getirdim, ‘Endişe taşıyoruz’ dedim. Hem akademisyenlerin hem öğrencilerin dava konusu olmasıyla ilgili. Başka gazeteciler ve STK mensupları konusunda da çeşitli konuları dile getirdim. Bir liste ilettim Erdoğan’a, bu konuda görüşmeye devam edeceğiz, çözebileceğimiz her şeyi çözebilmemiz için.”
Erdoğan’ın konuşmasından satır başları şöyle:
“Türkiye gibi bir başka ülke AB’de yok. AB bize gerekçe de sunamıyor ve öyle ki ilk zamanlar 15 fasıl üzerinden bizi engellerken, daha sonra bize yönelik bu fasılların sayısı 35’e çıktı. Daha sonra farklı yaklaşımla faslın kapatılması noktasına gelince olmadı. Bu bizi ciddi manada yorduğu gibi milletimi de ciddi manada yoruyor. Bizi belki de bir karara doğru sürükleyecektir. Sürekli olarak ‘Ne olur artık bizi de alıverin’ diyecek halimiz de pek yok.
Bugün Eurosam ile anlaşmayı imzaladık, bu da çok önemli bir adım. İtalya’yı da içine alacak şekilde üçlü bir anlaşmanın adımını da atmış olduk. Bundan sonrası süratle yola çıkmak, üretimine geçmek.
Hedef 20 milyar avro gibi bir ticaret hacmine ulaşabilmek. Tabii bir başka adım da özellikle THY ve Airbus arasındaki imza altına alışımız, bu da önem arz ediyor. Aselsan, Roketsan ve Eurosam konsorsiyumu olarak adımı atmış bulunuyoruz.
Türkiye’de şu anda Suriye’deki mültecilere yönelik, insan sayısı 3,5 milyona ulaşmıştır. Ayrıca 270 bin insan da çadırlarda ve konteynır kentlerde barınıyor. Bunların bakımı bize ait. STK’larımıza ait. Ve biz bunlara yönelik şu ana kadar 30 milyar dolar harcama yaptık. AB’nin vermiş olduğu söz vardır, bu söz yerine gelmemiştir. Kendileriyle görüşmemizde ‘Verdik veriyoruz’ demişlerdir, verdikleri bir şey yok. Verdikleri rakam 900 milyon avrodur.
PYD/YPG, PKK’nın yan kollarıdır. Bunlara karşı da aynı mücadeleyi bizim beraber vermemiz gerekir. Maalesef bazı dostlarımız hala YPG’yi PYD’yi yanlarına almak suretiyle DEAŞ’a karşı mücadele ettiklerini sanıyorlar. Halbuki yeni yeni planlamalar yapılıyor, onlara daha farklı yaşam zemini hazırlanıyor.
İki devletli Filistin meselesini görüştük. Biz olaylara duygusal yaklaşmıyoruz.
Fransa’da FETÖ mensuplarına yönelik hassasiyet çok önem arz ediyor. Dernekleriyle vakıflarıyla kurumsallaşıyorlar. PKK kurumsallaşıyor. Buralardaki hassasiyet gözden kaçırılırsa inanıyorum ki yarın sıkıntısı çok farklı olacaktır. Biz bunları ağır ödedik.
Türkiye bir hukuk devletidir. Batı her zaman bizse şunu söylüyor: ‘Yargı bağımsızdır’. E Türkiye’de yargı bağımlı değil ki, Türkiye’de de yargı bağımsız. Yargı kendisi kararını veriyor. Bununla ilgili sayın cumhurbaşkanı bazı isimler verdi. Ben adalet bakanımızdan bilgileri temin ederek kendilerine göndereceğim. Fakat şunu bilmelerini isterim. terör kendi kendine oluşmuyor. Terörün ve teröristin bahçıvanları vardır. Bu bahçıvanlar düşünce adamı diye bakılanlardır. Onlar gazetelerinin köşelerinden orayı sularlar. Oranın bahçıvanı olarak onları yetiştirirler. Bir gün gelir bakarsınız bu insanlar karşınıza terörist olarak çıkarlar. Biz bunun bedelini 35 bini aşkın şehit vererek ödedik. Temenni ederim ki Fransa böyle bir bedeli ödemez.”
Soru-yanıt
AB-Türkiye ilişkilerinin sorulduğu Macron: “Zannediyorum AB Türkiye’ye her zaman iyi davranmadı zamanında. Bazı şeylerin mümkün olduğunu hissettirdi. İçtenlikle Avrupa yanlısı olan insanları yordu. 35’in 16 başlığı açıldı ve son dönemde yaşanan gelişmelerle ilgili olarak belki de mutabık olmadığımız konulardan birisi, AB farklı bir ritmde ilerlemiyor belki ama Türkiye tarafında da bazı değişiklikler oldu. AİHM’e üyelik konusunda bile bazı kuşkular dile getirildi. Gelecek yıllarda başlıklar açacağım dersem vakit kaybetmiş olurum. Ben ikili ilişkilere yoğunlaşıyorum. Fransa adına hedefimizin şu olduğunu söyleyebilirim. Burada amaç Türkiye’nin ve Türk halkının Avrupa içerisinde kalmasını muhafaza etmek. İki yüzlülük içinde olmamak lazım. Bu sürecin iki yüzlülüğü oldu.”
Soru: “Temel haklar konusunda sayın Macron, her konuda mutabık kalmadık dediniz? Osman Kavala’nın ismi geçti mi? Terörizmin bahçıvanları kavramına ilişkin ne düşünüyorsunuz?”
Macron: “Bu konular, bahsettiğiniz isim konuştuğumuz konular arasında. Galatasaray Üniversitesi’nden de bahsettim. Bana Sınır Tanımayan Gazeteciler’in ilettiği isimleri ilettim. İfade özgürlüğü konusunda, ifade özgürlüğü bir bütündür, bölünemez. Terörle mücadele yıkmak için, öldürmek için, radikal tehdit oluşturan insanlarla mücadeledir. Ama bir ifade, bir fikir ifade etmek, bu doğrudan bir suça davet değilse bu fikir, diğerini yakmak yıkmak ve terörist savları savunmak amaçlı değilse bu fikrin özgür olması gerekir.”
Erdoğan: “Kavala’nın avukatları var, iyi. Burada da bu avukatlar bayağı iş görüyorlar, çalışıyorlar. Ama bunların Gezi olaylarının geri planındaki aktörleri olduğunu ben hanımefendiye (gazeteci) hatırlatayım da onun üzerinde de bir çalışma yapsın.”