Sahneye çıkan ilk Müslüman Türk kadını Afife Jale’nin adını yaşatan 18’inci Yapı Kredi Afife Tiyatro Ödülleri, bu yıl tartışmaların gölgesinde verildi.
Tartışmalar öyle bir noktaya ulaştı ki, jürinin ‘en başarılı erkek oyuncu’ seçtiği Tardu Flordun teşekkür konuşmasında, “Bizim tiyatrodan jüride kimse yok ama aday gösterilen bazı tiyatrolardan var. Bu yüzden bu güzel ödülün kirlendiğini düşünüyorum. Jüriyi de düşünmeye davet ediyorum” dedi.
Eleştiri yağmuru
Flordun’dan önce de, başta Ali Poyrazoğlu olmak üzere bir grup sanatçı jüriyi keskin sözlerle eleştirmişti. Adayların ilan edilmesinin ardından düzenlenen basın toplantısı ve yapılan çeşitli açıklamalarda jüri hedef tahtasına kondu ve eleştiri yağmuruna tutuldu.
Buna göre ödüller değersizleştirilip içi boşaltılmıştı. Jüri üyelerinin içinde oyunları aday olanlar vardı. Ahbap-çavuş ilişkisi içindeydiler, birbirlerine oy veriyor, oyun izlemiyorlardı.
Dahası, komedi kategorisini kaldırma cüretinde bulunmuşlardı. Oyun başına para alıyorlar ama oyunları bedavaya getirip paraları cebe atıyorlardı. Türkiye Sanat Kurumu’yla (TÜSAK) yapılmak istenen dayatmalara ortam hazırlıyor, iktidara yakın duruyorlardı. Ve nihayet alternatif tiyatroları ayrı bir kategoride değerlendirmeyerek haksızlıklar yapıyorlardı.
Kültür-sanata TRT modeli: TÜSAK
Bazı örnekler vermek gerekirse hedefteki jüri üyelerinden Serpil Tamur, birçok kategoride aday gösterilen ‘Müziksiz Evin Konukları’nda başroldeydi. Jüriden Okan Urun, aday gösterilen ‘İz’ adlı oyunda oynuyor, Ceren Ercan dramaturg olarak görev yapıyordu. Çiçek Dilligil’in müzisyen eşi Bora Öztoprak, ‘yılın en başarılı sahne müziği’ kategorisinden adaydı.
Sonuçlar açıklandığında, bunlar gibi ‘torpilli olduğu iddiasıyla’ üzerleri fosforlu kalemle çizilen tiyatrolardan kazanan yoktu ama tartışmalar hız kesmedi.
Eleştiriler karşısında jüri üyeleri şimdiye kadar suskun kaldı ama jüriden Çiçek Dilligil ve Sevinç Erbulak, sessizliklerini Diken için bozdu.
‘Öküz olmadığımız için tebrik ettik’
Tiyatro, sinema ve dizi oyuncusu, Müjdat Gezen Sahne Uygulaması Eğitmeni Sevinç Erbulak, ‘Kendi kocalarını, karılarını, partnerlerini kayırıyorlar. Ahbap çavuş ilişkisi var’ eleştirisine karşı ahbaplığı kabul ediyor ama ‘çavuşluğa’ itirazı var.
“Bizim göbek bağımız kuliste kesildi. Ahbabımız olmayan bir tiyatro erbabı yoktur. Elbette ahbabız. Ama çavuş başka. Çavuş olursanız, ‘Ödülü filanca alacak’ baskısı devreye girer. Biz, çok özür dileyerek, öküz olmadığımız için bir oyun seyrettiğimizde ona emek veren, ona ter akıtan bir arkadaşımızın tabii ki kulisine giden, elbette onun elini sıkan insanlarız. O elini sıktığımız kişi aday olmayınca herhalde şöyle düşünüyor: ‘Geldi, tebrik etti, şunun ikiyüzlülüğüne bak.’ Oysa ben gidip kulağına , ‘Adaysın ha’ diye fısıldamış mıyım? Düşünsenize, böyle bir şey yapması için bir insanın nasıl bir şuur kaybı yaşaması gerekir.”
‘Genco Erkal gibi olmak lazım’
Tiyatro ve dizi oyuncusu, Müjdat Gezen Sanat Merkezi Akşam Okulları ve Actor Studio’nun Genel Sanat Yönetmeni Çiçek Dilligil ise ‘Alternatif tiyatro yapanlar kayırılıyor’ iddiasına hayli kızgın.
Tiyatro dünyasında bazı şeylerin değiştiğini vurgulayan Dilligil, şöyle devam ediyor: “Eski kuşaklar konservatuardan mezun olduğu zaman ya ödenekli tiyatrolara girmek için kapıları tırmalardı ya da mesleğini icra edemezdi. Birkaç özel tiyatro vardı, kadroları belliydi. Şimdi gençler daha son sınıfta tiyatrolarını kuruyor, alternatif tiyatro yapıyorlar. Bazılarının ‘derme çatma’, bazılarının ‘odalarda ışıksızım tiyatrosu’ dedikleri mekanlarda bu gençler tiyatro yapıyor. Genco Erkal gibi üstatlar, Sumru Yavrucuk gibi duayenler bu gençlere destek veriyor. Bu yetenekleri görmek için Genco Erkal olmak gerekiyor galiba.”
‘Afife’de naftalin yok’
Alternatif kelimesine itirazı olan Erbulak, Dilligil’in bıraktığı yerden devam ediyor: “Afife’de, ‘Çok genç, çok yetenekli, çok hak ediyor ama bir bakalım, birkaç bir şey daha yapsın, seneye bir daha bakalım’ gibi naftalinli bir zihniyet yok. Çünkü halihazırda yapmaktalar bir şeyi. Kendi yüzyıllarını yakalamış durumdalar. Biz gidiyoruz, onlar geliyor ve güzel de geliyorlar.”
‘Vay be ne gücüm varmış’
Dilligil, kendisi dahil adları sıkça gündeme getirilen jüri üyelerinden çok diğer üyelere ve adaylara ayıp edildiği görüşünde.
Dilligil, Tiyatrokare’nin sahneye koyduğu ‘Müziksiz Evin Konukları’nda başrol oynayan, ancak oyun birçok kategoride aday gösterildiği için eleştiri oklarından fazlasıyla nasibini alan jüri üyesi Serpil Tamur’un bu yıl 50’nci sanat yılını kutladığını belirterek, şunları söylüyor: “Jürideki 32 kişinin hiçbir değeri yok, Serpil Hanım tek başına 32 kişiye hükmediyor. Teşekkür ederiz, bizi çok yetkin kılıyorlar. Vay be ne gücüm varmış… Böyle bir şey olabilir mi? Okan’ın oynadığı, Ceren’in dramaturluğunu yaptığı Galata Perform’un ‘İz’ oyunu çeşitli dallarda aday oldu. Bu sezon izlediğimiz 208 oyundan 45 aday çıkardık. Bu 45’in içinden de o çıkmış. Onlar zaten ne oyunun adaylık sürecinde ne de oyunun değerlendirilmesi sırasında ellerini kollarını kaldırıp not veriyorlar. ‘İz’ oyunu yurtdışında aldığı ödüllerle başarısı kanıtlanmış bir iş. Buna kalkıp da ‘Jüride insan var, olmaz’ denmez, denemez.”
‘Gezi’cilerin esamisi okunmadı mı?
Kişiler üzerinden yapılan eleştiriler bir yana jüriye siyasi eleştiriler de getirildi. Tiyatro Kumpanyası’nın kurucusu Kemal Kocatürk’e göre ‘Gezici’ diyerek iktidar tarafından ödenekleri kesilmiş veya kendileri gibi ödenekleri reddetmiş tiyatroların bu ödüllerde esamisi bile okunmadı.
Jüriyi iktidarın yanında yer almakla eleştiren Kocatürk, “TÜSAK denilen yok oluş dayatması yasa tasarısının önünü kesebilecek yaklaşımlardan da uzak durdular” diyor.
Sevinç Erbulak’a göre Kocatürk’ün bu yaklaşımı, “ayıbın artık yolunun kaybolduğu bir eleştiri.”
Erbulak, TÜSAK’la mesleğin öldürülmeye çalışıldığını hep söylediklerini, dolayısıyla böyle bir değerlendirme yapmalarının mümkün olamayacağını vurguluyor. Çiçek Dilligil de “Bir oyun böyle seyredilir mi Allah aşkına” tepkisini gösteriyor.
‘TÜSAK ne ayol’
Çiçek Dilligil ve Sevinç Erbulak, bu tartışmalar başlamadan önce ödül gecesinde takmak için özel bir kolye yaptırmışlar. ‘TÜSAK ne ayol’ yazılı bu kolye için kıyafetler de hazırlamışlar. Ama tartışmaların alevlenmesi üzerine bundan vazgeçmişler.
Tartışma daha ne kadar sürer bilinmez ama Sevinç Erbulak’ın şu sözleri durumun vehametini ortaya koyması açısından önemli: “TÜSAK’a gerek kalmayacak, yamyam gibi yiyoruz birbirimizi.”