IŞIN ELİÇİN
isinilecin@gmail.com
Güney Amerika’da, Brezilya’yla Arjantin arasında sıkışmış 3,5 milyon nüfuslu Uruguay esrar üretimi ve satışının yasallaştığı ilk ülke olarak, 2013’te tarihe geçti.
Devlet Başkanı Jose Mujica da, tam da bu sebeple Hollanda Merkezli bir sivil toplum örgütü tarafından, bu yılın Nobel Barış Ödülü’ne aday gösterildi.
78 yaşındaki liderin adaylığına tepkisi sorulduğunda söyledikleri, dünya görüşüne dair de ipuçları taşıyor: “Beni onurlandırdığınız için teşekkür ederim. Uyuşturucu kullanımını engellemek için baskılar, yasaklar çare değil. Bizim yaptığımız, insanlara başka bir yöntemi deneme hakkı tanımak. Başarılı olabilecek miyiz, bilmiyoruz. Bağımlılığın iyi bir şey olmadığının anlaşılabilmesi için her türlü desteğe de açığız. Uyuşturucu çetelerine karşı 100 yıldır uygulanan polisiye tedbirler de suçu, şiddeti artırdı; uyuşturucuları çeşitlendirip daha da yaygınlaştırdı. Hedefimiz bu işin ticaretini gizli olmaktan çıkarıp, denetim getirebilmek.”
Kürtajı ve eşcinsel evlilikleri de yasallaştırdı
Tahmin edebileceğiniz gibi yasa, hem ülke içinde hem uluslararası çapta epey tartışma yarattı. Hatta Birleşmiş Milletler çatısı altındaki Uluslararası Narkotik Kontrol Kurulu, yasanın uluslararası anlaşmalara aykırı olduğunu savunuyor.
Dört yıllık görev süresini bu yıl tamamlayacak olan Mujica’nın, benzer biçimde ihtilaf yaratıp ses getiren iki icraatı daha var: Uruguay hem kürtajın (Küba’dan sonra) hem de eşcinsel evliliklerin (Arjantin’den sonra) yasallaştığı ikinci Güney Amerika ülkesi sıfatını onun başkanlığı sırasında kazandı.
Ayda 775 dolarla geçiniyor
Nobel Barış Ödülü adaylığı veya özgürlükçü politikaları bahane. Eski bir gerilla lideri* olan Mujica’nın ilham veren örnek liderliği şahane. Henüz kendisiyle tanışmamış olanlar için, tanıyanlarını hayran bırakan özelliklerini sıralayalım:
* Aylık 12 bin dolara karşılık gelen başkanlık maaşının yüzde 90’ından fazlasını yoksulların ve küçük girişimcilerin faydalandığı toplumsal projelere bağışlıyor (Ayda 775 dolar civarında bir parayla geçiniyor).
* Gösterişli Başkanlık Sarayı’na (yahut kendisine tahsis edilebilecek herhangi bir başka konuta) yerleşmek yerine, başkent Montevideo’nun dışında, toprak yolla ulaşılabilen küçücük ve eski bir çiftlik evinde, (kendisi gibi eski bir gerilla, halen ise Senatör olan) eşiyle birlikte yaşamaya devam ediyor.
Tek arabası var
* Sadece iki koruması var, araç konvoylarıyla seyahat etmiyor, uçak yolculuklarında ekonomi sınıfı bilet alıyor, pahalı takım elbiselere itibar etmiyor, 1978 model Volkwagen Beetle’ı dışında otomobili yok.
* Bu özelliklerinden dolayı uluslararası medyanın ‘dünyanın en yoksul Devlet Başkanı’ yakıştırmasına verdiği karşılık hayat felsefesinin özeti: “Bana göre yoksul, aza sahip olan değil, daha fazlasını isteyendir. Çünkü çokla da tatmin olmaz, daha çoğunu ister. Ben kanaatkârım, ihtiyacım olan kadarıyla yaşıyorum. Bu beni istediğim şeyleri yapabilmek için özgür kılıyor. Özgürlük yaşamaya vaktinin olmasıdır.”
* Bir zamanlar Marksist devrim için silahlı mücadele yürütmüş bir devlet başkanı olarak, Kolombiya’da 50 yılda yarım milyondan fazla cana mal olmuş savaşı sonlandırmak üzere hükümetle FARC (Kolombiya Devrimci Silahlı Güçleri) ve ELN (Ulusal Kurtuluş Ordusu) gerilla örgütleri arasında devam eden barış müzakerelerine aracılık ediyor. Ateist olmakla birlikte Latin Amerikalıların Katolik kimliğine saygı duyup sahip çıkan Mujica, Papa Francis’ten Kolombiya’daki barış sürecini desteklemek üzere nüfuzunu kullanmasını istemişti.
* Bulunduğu iktidar konumuyla ilişkisini de çok net tanımlıyor Uruguay Devlet Başkanı: “Ben bir Cumhuriyetçiyim. Devlet başkanları bir fonksiyonu yerine getirmek için belli süreyle seçilir. Yeniden seçilme müessesine karşıyım. Cumhuriyetlerimizin içinde feodal sistemler barındırıyoruz; krallar, hükümdarlar için yapıldığı gibi kimilerimizin önlerine kırmızı halılar serdirmeleri bundan. Siyasi liderlerin ideal yaşam tarzı, hizmet ve temsil etme iddiasında oldukları halkın çoğunluğundan farksız olmalı.”
Kalıpların dışına çıkabilen esnek bir sol
Sistemin kriz ortamında alternatifsizmiş gibi sunduğu servet ve iktidar düşkünü, açgözlü , yolsuz politikacılar arasından Jose Mujica gibi birilerinin de çıkabildiğini görmek umut verici.
Kendi ifadesiyle ‘kalıpların dışına çıkabilen esnek bir sol’ anlayışı savunan Mujica, kapitalizmi ve tüketim odaklı ekonomik büyüme modelini her fırsatta kıyasıya eleştirirken, geniş toplumsal programlara yer veren bir piyasa ekonomisi modelini uyguluyor.
Bu yönüyle küresel krize sistem dışına çıkmadan çare arayan arayan çevrelere de güven vermiş olmalı ki, İngiliz dergisi The Economist Urugay’ı 2013’te yılın ülkesi; Amerikan Foreign Policy ise Mujica’yı dünyanın en etkili 100 düşünüründen biri ilan etti.
*Mujica 1960’larda şeker kamışı işçileri ve öğrencilerin Küba devriminin etkisiyle kurduğu Marksist gerilla örgütü Tupamaros’a katıldı. 1972’de hapse giren Mujica, 1973-1985 arasındaki askeri diktatörlük döneminin büyük bölümünü tecritte geçirdi. Demokrasiye dönüşle ilan edilen genel afla serbest kaldı.
1994 yılında, eşinin de üyesi olduğu Tupamaros ve diğer sol örgütlerin kurduğu Katılımcı Halk Hareketi adlı siyasi partiden seçilerek parlamentoya girdi. 2005-2008 yılları arasında Devlet Başkanı Vasquez’in hükümetinde tarım ve hayvancılık bakanı olarak görev yaptı.