BAŞAK GÜNSEVER
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan kenevir bitkisinin ekiminin yaygınlaştırılacağını açıkladığı 9 Ocak tarihli konuşmasında, “Benim memleketim Rize’de kenevir vardı, kenevirden fanila, atlet dokurlardı teri emmesi için. O bize dost görünen düşmanlar ülkemden, Rizemden keneviri söküp aldılar” diyerek bir tartışmayı da başlattı.
Öncelikle Erdoğan’ın memleketi Rize’de kenevir ekiminin yasal olarak serbest olduğunu söyleyelim.
Peki kenevir niçin bu kadar faydalı, ekimi neden bu kadar stratejik öneme sahip ve yaygınlaşırsa ne olur?
Kamuoyunda kenevir üretiminin yasak olduğu gibi bir intiba olmakla birlikte, Türkiye’de her dönem kenevir üretimi yapıldığı görülmekte.
Kenevir, ziraatçilere göre ‘gelir getirmediği’ gerekçesiyle çiftçilerin tercih etmediği ve ekimi yapılmayan bir ürün. Ayrıca Türkiye’de sanayi de keneviri hammadde olarak tercih etmiyor.
Bu ‘çok yönlü bitki’yle ilgili akla gelen soruların yanıtlarını derledik.
Bu ‘çok yönlü bitki’yle ilgili soruların yanıtlarını derledik.
1. Esrarla aynı şey mi?
Kenevir bitkisinin bir türünün içeriğinde bulunan tetrahydrocannabinol (THC) maddesi uyuşturucu etkisi yapar. Dişi hint keneviri içeriğinde yüzde 5 ila yüzde 20 aralığında THC bulunurken, endüstriyel amaçlı yetişen kenevir türlerinde bu oran binde 3’ün altındadır. Yani endüstriyel kenevir bitkisi uyuşturucu olarak kullanılamaz.
2. Nasıl bir zirai ürün?
Kenevir bitkisi insanoğlunun kullandığı en eski lif bitkilerinden biri. Anadolu’da kenevir tarımının M.Ö. 1500 yıllarından beri yapıldığını gösteren bilimsel kanıtlar mevcut. Kenevir üretimi, esrar elde edilmesinde kullanılması ve zaman içerisinde sentetik liflerin yaygınlaşması nedeniyle küresel ölçekte ve ülkemizde giderek geriledi. Ancak son yıllarda kenevire (kendir) yönelik ilginin gittikçe arttığı ve kamuoyunda daha fazla yer bulduğu görülmekte.
Kenevirin saplarından elde edilen lifleri pamuk ve ketenden elde edilenlerden daha sağlam özellikte. Ancak, daha kaba olduğundan daha ziyade ip, halat, sicim, kınnap, urgan, halat ve balık ağı yapımında kullanılmakta. Ayrıca çuval, yelken ve çadır bezi, araba, vapur, vagon ve askeri top örtüleri, kese gibi dayanıklı malzeme üretimi ile banknot ve sigara kâğıdı gibi özel kâğıtların yapımında da kullanılmakta. Daha ince kenevir liflerinden ise iç çamaşırı ve yazlık kumaşlar dokunmakta.
Lifleri alındıktan sonra geriye kalan sap artıkları yakacak olarak kullanılabilmekte.
Kenevir liflerinden bu kullanımlar dışında inşaat ve yalıtım malzemesi yapımında da yararlanılmakta. Tohumlarından elde edilen kenevir yağı Arap sabunu, vernik, cila, boya, kozmetik ürünlerin üretimi yanında, aydınlatma yağı olarak da kullanılmakta. Yağı alınmış tohumlardan arta kalan küspeden, hayvan beslemede yararlanılmakta.
Kenevir tohumlarından elde edilen ekstraktlar ilaç sanayinin hammaddesini oluşturmakta.
Tohumları çerez olarak yenebildiği gibi kuş yemi olarak da kullanılmakta. 1961 yılında yaklaşık 20 bin hektar alanda lif ve tohum olarak 15 bin tonu aşkın kenevir üretimi yapılırken, 2017 yılında 12 hektar alanda 9 ton kenevir lif ve tohumu üretimi gerçekleşmiştir.
3. Neden faydalı?
İlaç, kâğıt, biyoyakıt, kumaş, kozmetik alanlarından sabun üretimine ve otomotiv sektörüne kadar oldukça geniş bir kullanım alanına sahip kenevir, petrol ve petrokimyanın kullanıldığı her alanda alternatif bir bitkidir. Her geçen gün bir yenisi eklenen üstün özellikleri söz konusu.
4. Erdoğan’ın açıklaması doğru mu?
Erdoğan, memleketi Rize’de eskiden kenevir ekilebildiğini, oysa artık ekilemediğini belirtti. Ancak Türkiye’de hint keneviri, ‘izne bağlı kültür bitkisi’ konumunda olup 19 ilde (Amasya, Antalya, Bartın, Burdur, Çorum, İzmir, Kastamonu, Kayseri, Karabük, Kütahya, Malatya, Ordu, Rize, Samsun, Sinop, Tokat, Uşak, Yozgat ve Zonguldak) ekilebiliyor. Yani ilgili kurumlardan izin almak suretiyle kenevir halihazırda Rize’de de ekilebiliyor. Ancak Türkiye’de üretim maliyetleri yüksek, geliri düşük bir bitki olması nedeniyle üretici kenevir ekimini önemli ölçüde azaltmış durumda.
5. Türkiye’de yasak mı?
1970’lerde Türkiye’de üretimi tümüyle yasaklanan ürün haşhaştır. 1960’lar ve 70’lerde ABD’deki Richard Nixon yönetimi, Türkiye’de haşhaş ekim ve üretiminin yasaklanması konusunda hükümetlere baskı yapıyordu. Demirel hükümeti haşhaş ekilen il sayısını dörde kadar indirdi, 1971 muhtırası sonrası kurulan Erim hükümeti ise haşhaş ekimini tamamen yasakladı. 1974’te Ecevit, ABD’nin itirazlarına rağmen, haşhaş ekimini kontrollü olarak serbest bıraktı.
Lif amaçlı kenevir üretimi ise sürekli olarak kontrollü olarak yapılabilmiş olup yasaklama yalnızca münhasıran esrar yapmaya yönelik ekimi/üretimine yönelik olarak gerçekleştirilmiştir.
6. Kenevir karşıtları kim?
Petrol bazlı endüstriyel ürünlerden kazanç sağlayan ulusötesi şirketler ve hükümetler kenevir üretimine ve yaygınlaşmasına kazançlarını ve varlık nedenlerini tehdit ettiği için karşı.
1900’lü yıllarda Amerikan lobileri kenevire savaş açtı. Dönemin medya devi William R. Hearst, ağaçtan elde edilen selülozla kâğıt üretiyordu ve dönümlerce orman alanını kullanıyordu. Bu yüzden kenevirden kâğıt üretilmesine karşıydı.
1937’de petrol ve kömürden yapılan plastik üretiminin patentini alan Dupont şirketinin ana hissedarı Andrew Mellon, dönemin ABD başkanı Herbert Hoover’ın hazine bakanı idi ve kenevirden plastik üretilmesine karşıydı. Dünyanın en zengin ailesi Rockefeller’ların petrol şirketi vardı.
Bu isimler medya aracılığıyla, marihuana sözcüğüyle birlikte keneviri, kamuoyuna zehirli bir uyuşturucu olarak kazıdı ve ABD’de kenevir üretimi yasaklandı. Bu süreç, dolaylı biçimde kenevir karşıtı bir yaklaşım edinilmesine etki etmiş olabilir.
7. Niçin karşılar?
Petrol bazlı endüstriyel ürünlerden kazanç sağlamaya başlayan ulusötesi şirketler ve hükümetler kenevir üretimine ve yaygınlaşmasına kazançlarını ve varlık nedenlerini tehdit ettiği için karşı oldular.
8. Çevresel kirlilikle mücadelede olumlu etkileri var mı?
Sera gazı salınımının baş müsebbibi petrol sanayisinde üretilen her türden ürünün kenevirden yapılabiliyor olması, bitkisel üretiminde ilaç kullanılmıyor olması, plastiğe alternatif olması küresel iklim değişikliği kapsamında dostlar sınıfına ismini yazdırır.
9. Türkiye’deki yasal çerçeve ne?
Kenevir üretimyle ilgili hususlar 1933 yılında çıkan 2313 Sayılı Uyuşturucu Maddelerin Murakabesi Hakkında Kanun ile düzenlenmiştir. Kanunun 3’üncü maddesiyle “Münhasıran esrar yapmağa yarayan nebatın (Hint keneviri) ekilmesi ve her ne şekilde olursa olsun esrarın ihzar, ithal, ihraç ve satışı memnudur” hükmü getirilmiştir. Aynı madde 1979 yılında “Münhasıran esrar yapmak için kenevir ekilmesi ve her ne şekilde olursa olsun esrarın ihzar, ithal, ihraç ve satışı yasaktır” olarak değiştirilmiştir. 2313 sayılı kanunun getirdiği ‘münhasıran esrar yapmaya’ yönelik yasaklamadanz ötürü, kenevir üretimi bu amaçla değil, lif üretimi amacıyla gerçekleştirilebiliyor.
Kenevirin izinli olarak ekilmesiyle ilgili düzenleme 1990 yılında 2313 sayılı kanunun 23’üncü maddesindeki değişiklikte yapılmıştır. Değişiklikle ‘lif, tohum, sap ve benzeri amaçlarla kenevir ekimi’, Tarım Orman ve Köyişleri Bakanlığı’nın iznine bağlanmış, bakanlığa ‘kenevir ekimi yapılacak yerleri tespit, ilan ve üretimini kontrol’ etme yetkisi verilmiştir.
Bu yönetmelik 29 Ekim 2016 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan Kenevir Yetiştiriciliği ve Kontrolü Hakkında Yönetmelk’le yürürlükten kaldırılmıştır. Kenevir yetiştiriciliğine bir önceki yönetmelikte 18 ilde izin verilmişken, yeni yönetmelikte Şanlıurfa listeden çıkarılmıştır. Zonguldak ilinin bölünmesi ile il olan Karabük ve Bartın listeye eklenerek, izin alınması koşuluyla kenevir üretimi yapılacak il sayısı 19 olmuştur.