turdao@gmail.com
Geçen haftaki kur ve faiz fırtınasının hasar tespitini yapıp ileriye dönük etkilerini değerlendirmeye fırsat bulamadan, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 2014 Ocak ayı enflasyon rakamlarını açıkladı. Aslında bir yerde denk de geldi. Zira, kur ve faizdeki şok artışların ekonomik geleceğimize orta-uzun vadeli etkilerinin başlıca göstergesi enflasyon olacak.
Neyi ölçüyorlar?
TÜİK’e göre ocakta tüketici fiyatları endeksi (TÜFE) yüzde 1,72, yıllık olarak (geçen yılın aynı ayına göre) yüzde 7.48, yurt içi üretici fiyatları endeksi (Yİ-ÜFE) yüzde 3,32 yıllık olarak ise yüzde 10.72 arttı.
İkinci göstergeye dikkat, burada TÜİK bir terminoloji değişikliğine gitti. Düne kadar ÜFE daha öncesinde TEFE olarak bilinen toptan eşya üretici fiyat endeksinin yerine bundan sonra Yİ-ÜFE takip edilecek. AB ile uyumlu olan bu endekse ilaveten ihraç malları için Yurtdışı ÜFE ve tarım malları için de Tarım ÜFE hesaplanacak. Yİ-ÜFE içinde temel ağırlık yurtiçine dönük imalat fiyatlarında olacak.
Cebimize nasıl yansıyacak?
Enflasyondaki gerçekleşmeler hem tüketici hem de üretici fiyatlarındaki artış trendini teyit ediyor. Metodoloji değişikliği bundan sonra geriye doğru birebir karşılaştırma yapma imkanı vermese de üretici fiyatlarındaki aylık gerçekleşme Nisan 2008’den bu yana ölçülen en yüksek artış.
Normalde kur ve diğer maliyet unsurlarındaki artışlar üretici fiyatlarına buradan da birkaç aylık gecikmeyle tüketici fiyatlarına yansıyor. Bu sefer bu gecikme tüketici beklentilerindeki zayıflama ve daralan talebin etkisiyle biraz uzayabilir yani zamlar gecikebilir.
Aşağıdaki grafikte tüketici ve üretici fiyatlarının son bir yılda ay bazında aldıkları yıllık artış oranlarını görüyoruz. Üretici fiyat artışının geçen ay itibarıyla iki haneli seviyeye çıkmasıyla tüketici fiyatlarındaki artışın geç de olsa bunun etkilerini yansıtması beklenmeli. Ocak ayındaki vergi artışları ile tüketici fiyatları zaten yıla güçlü bir başlangıç yaptı. Yerel seçim sonrasına ertelendiği söylenen enerji zamları da hem üretici hem de tüketici cephesine güçlü fiyat artışı olarak etki yapacak.
Yatırımcılar ve ekonomik aktörler için enflasyondaki orta-uzun vadeli seyir ülke ekonomisinin gidişatı hakkında kur ve faizdeki dönemsel hareketlerden daha fazla açıklayıcı. Kontrolden çıkan bir enflasyon ekonominin dengelerinde kalıcı bir bozulmayı getirebilir. Henüz eskinin enflasyon canavarı edebiyatına dönmek için erken. Öte yandan geçmiş deneyimler canavarı uyandırmadan etkisiz hale getirmek için ülke olarak çok nedenimiz olduğunu anlatıyor.
Wall Street’te büyüme kaygısı
Amerikan hisse senedi piyasası dün haftaya sert düşüşlerle başladı. Kapanışa bir saat kala S&P500 endeksi yüzde 2’nin üzerinde kayıpla 1,745 seviyesindeydi. Bu, Fed’in tahvil alım programında azaltıma gideceğini açıklaması ardından Haziran ayından bu yana kaydedilen en düşük seviye.
Aynı saatlerde Dow Jones endeksi de yüzde 2 kayıpla 15,382’ye kadar inmişti. Piyasalar düşüşün başlıca sorumlusu olarak parmaklarını 56.5’ten 51.3’e düşen imalat sanayi endeksine çevirdi. Endeksin 50 üzerinde kalması kabaca imalat sanayinde büyümeye işaret ediyor, altına düşülmesi ise daralmaya kapı açıyor.
Endeksin 56 olan ortalama piyasa beklentisinin çok altında kalması dün ABD’de ekonominin içine girdiği belirtilen toparlanmanın yeterince güç kazanıp kazanmadığına ilişkin soru işaretlerine sebep oldu.
Bu sorular giderek artarsa tahvil alımınındaki azaltımın zamanlamasının da mercek altına alındığını dahası kriz başından bu yana uygulanan politikaların da geniş çapta sorgulanır hale geldiğini görebiliriz.