… O nedenle de, Türkiye dahil, bölgesel aktörlerden hiçbirini, Filistin halkının giderilmesi çok uzun yıllar alacak büyük zararlara uğradığı ve çok büyük acılar yaşadığı şu son çatışmada “masum” ve “ilkesel” bir “rolün sahibi” olarak görmüyorum. Bu kanlı çatışmanın bir tek masum aktörü, şayet, varsa, o da, Gazze’de yaşayan Filistin halkının kendisi.
Ve, kimsenin tam olarak ne istediğini bilmediği ve nasıl şekilleneceğini bilemeyeceği ve karmakarışık süreçlerden geçilmekte olan bu “yeni Ortadoğu paradigması arayışı”nda, “tünelin ucundaki ışık” şu an itibarıyla gözükmüyor. Kimisi sözde olan “gözyaşları” ya da bazılarının kendilerine “moral güvence” sağlamak amacıyla bir tür cankurtaran olarak sarıldıkları “ahlâki argümanlar”, ne yazık ki, Filistin halkının çilesini ağırlaştıran “realpolitik hükümleri”nin yerini alamıyor.
Ne yazık ki, günün sevimsiz gerçeği bu…