İran içeride bağırsaklarını temizleyip dış dünyayla ilişkilerini normalleştirmeye çalışırken, tuhaf olan, Türkiye’nin iç ve dış siyasette başarısızlığı tescilli Ahmedinejad dönemi İran’ını andıran politikalara yönelmesi.
Gittikçe bölgede ve dünyada yalnızlaşan, herkese meydan okuyan, yolsuzlukları ayyuka çıkan, muhalif sesleri devlet gücüyle bastırmaya çalışan, korkunç terör gruplarıyla ilişkisiyle gündemde olan, İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün dikkat çektiği gibi MİT’in yeniden yapılanmasında İran Devrim Muhafızları Ordusu’nu örnek alan, parti devleti anlayışını devletin tüm kurumlarına yaymaya çalışan, mezhepçi yaklaşımlar içeren, havuç/sopa taktikleriyle sadakate dayalı bir medya ve aydın örgütlenmesi kurmaya çalışan, yerliliği tescilli küresel bir hareket olan camiayı ölümüne hedef alan, belki de bir Türk devlet adamının İran hakkında ilk kez ‘ikinci evim’ diye söz ettiği yeni Erdoğan çizgisi, İran’ın çöpe atmaya çalıştığı eski elbiseye ne kadar hevesle bakıldığını gösteriyor.