Geçinemeyenler tek grup değil. Ekonomik açıdan geçinemeyen halkın karşısına iktidar ya çözüm koyacak ya da yeni bir geçinememe/geçimsizlik durumu yaratacak. İkincisini yapıyor, dış dünyayla geçimsizliğin dozunu artırmayı seçiyor. Ülke dövize, ithalata bağımlı değilmiş gibi. Her krizin faturasını alım gücü düşen, işsiz milyonlar ödemiyormuş gibi. Ama başka çareleri de kalmadı. ABD’yle gerilim, Fransa’yla gerilim, Almanya’yla gerilim; Körfez ülkeleriyle durum zaten ortada. Rusya’yla Suriye’deki gelişmeler üzerinden gerilim. Her seçim öncesi dış dünyayla nasıl gerilimler yaratıldığını hatırlayalım.
Demek ki otoriter rejimler, içeride ekonomik açıdan geçinemeyen halkın barışçıl ekmek ve adalet arayışlarını görünmez kılmaya, bastırmaya çalışırken diğer yandan da dış dünyadaki geçinememe/geçimsizlik haline dayalı olarak kitle seferberliklerini öne çıkarmaya uğraşıyor. Önce ekonomik geçimsizliği çözeceğine, bunu örtmek için bulduğu geçimsizlik taktiğiyle fakirliği pekiştiriyor. Sıkıştık bu çıkmaza.