Türkiye’nin çoğunluğu krizde. Ne demek bu, krizde azınlık-çoğunluk olur mu? Olur. Sefası, lüksü değişmeyene kriz yok. Tasarrufu bu kesim de, saraylarla yönetenler de yapmaz; öyleyse fatura halka kesilir...
Yerel siyaset bütün bu sorunları çözemez. Ancak belediyenin harcama tercihlerindeki öncelikleri değiştirme; yandaşa, ihale sevdasıyla halka din pazarlayanlara akan rant musluklarını kısma, halka yüklenen faturayı hafifletme ve günlük, gerçek sorunlara çözümler bulunabileceğini kanıtlama adına büyük bir işleve sahip olabilir. İmamoğlu’nun yereli aşan ve Türkiye siyasetinde tartışma eksenini değiştiren asıl etkisi de budur kanımca. Sürdürülmelidir.
Dincilik halkın hoşuna giden işler yaparken partileri, kişileri; halkın hoşuna gitmeyen işler yapınca da Allah’ı hatırlatmaktır ve dine de zarardır.
Halkçılık ise, Allah ile aldatmamak ve halkın gerçek sorunlarına kamucu çözümler bulmaktır. Rota budur; halkın gerçek sorunlarına çözüm için mevcut muhalefet belediyelerinin daha fazla adım atmasını ve kaynakları halk için kullanmasını talep ve takip etmekse, elbette bu olumlu ilk adımları not ederek, görevimiz olmalıdır.