Cumhuriyet gazetesinin 11’i tutuklu 17 çalışanının yargılandığı davanın bugün ikinci duruşması görülüyor.
İçlerinde gazetenin eski genel yayın yönetmeni Can Dündar, halefi Murat Sabuncu, yayın danışmanı Kadri Gürsel ve muhabir Ahmet Şık’ın da olduğu, 17’si Cumhuriyet çalışanı 19 kişi, çeşitli suçlamalarla İstanbul 27’inci Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki yargılanıyor.
Dün, davanın ilk duruşmasında dokuz aydır tutuklu bulunan gazetenin yayın danışmanı Kadri Gürsel, Cumhuriyet Vakfı İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay ve karikatürist Musa Kart savunma yapmıştı.
Yurtdışından basın ve uluslararası kuruluşların da yoğun ilgi gösterdiği davanın ikinci gününde Diken gelişmeleri dakika dakika aktarmaya devam ediyor:
21.40 Avukat Mustafa Kemal Güngör savunmasında şu ifadeleri kullandı: “Ben 43 yıllık bir Cumhuriyet okuru olarak Fetullah Gülen’i 35-40 sene önce Hikmet Çetinkaya’nın yazılarından öğrendim. Öğrenmekle kalmayıp, Fethullah Gülen’in hakkındaki yazılarla ilgili olarak Cumhuriyet Gazetesi aleyhine açtığı onlarca davada gazetenin ve Hikmet Çetinkaya’nın avukatlığını yaptım. İroniye bakınız ki, şimdi Cumhuriyet Vakfı’nın Yönetim Kurulu üyeleri olarak Hikmet Ağabey ile, yani kelimenin tam anlamıyla FETÖ’nün kitabını yazan Hikmet Çetinkaya ile birlikte FETÖ’ye yardım etmekle suçlanıyoruz. Türkiye’yi tanıyan, gazete okuyan, güncel olayları takip eden, objektif ve iyi niyetli davranan hiç kimse bu absürd iddiaya inanmaz.”
21.27 Çelik, savunmasını tamamladı.
21.22 Çelik, tamirciye gönderdiği paranın dosyaya nasıl girdiğini anlattı:
Önder Çelik de tamirciye gönderdiği 345 liranın delil olarak dosyaya nasıl girdiğini anlatıyor… #CumhuriyetDavası pic.twitter.com/BirYCTX38q
— Diren Gazeteci (@pressout) July 25, 2017
21.05 Çelik, gazete hakkındaki iddialara yanıt verdi: “İddianamedeki bilgiler gerçeği yansıtmamaktadır. Gazete satışlarında 2013 yılından sonra düşüş yaşandığı imajı kasıtlı olarak yaratılmak istenmiştir. Liste üzerindeki bilgilerle oynanmış ve gerçek bilgiyi yansıtmayan miktarlar gösterilmiştir. Gazeteciliğin asıl amacının kamu yararı olduğunu tekrarlamama gerek yoktur. Amaç azami kâr elde etmek hissedarlara kâr payı ödemek olmadığı gibi diğer ticari tüm yapılardan farklı olarak kamu yararına çalışmayı sürdürebilmektir. Bu amaç; Cumhuriyet Gazetesi gibi nitelikli bir misyon üstlenmiş gazete olarak çok daha anlamlıdır. Kuşkusuz Dünyada ve ülkemizde yaşanan finans ve döviz krizinden Şirketimiz de etkilenmiştir. Sektörde bir çok gazete yayın hayatına son vermiştir. Kapanan birçok gazeteye karşın Cumhuriyet ağır ve zor koşulları atlatmış ve ayakta kalmayı başarmıştır.”
20.44 Çelik: “Muhalif bir gazetede çalışmak ve yönetici olmak suç değildir. Ama bunun siyasal iktidarlar gözünde bir ‘risk’ olduğunun bilincindeyim. Laik, demokratik hukuk devletinden, özgürlükten ve adaletten yana olmak benim için vazgeçilmez bir dünya görüşüdür. Bu nedenle, iddiaların tümünü ve suçlamayı reddediyorum.”
20.27 Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Önder Çelik, savunmasına başladı. Kuruluşundan beni vakfın yönetim kurulunda yer aldığını söyleyen Çelik, “Görev ve sorumluluklarım hiç kimse tarafından suçmuş gibi ileri sürülemez. ‘Tehlikenin Farkında mısınız?’ derken ne kadar haklı olduğumuz şimdi anlaşıldı ama bizler tutukluyuz” dedi.
19.29 Öz, hakkındaki bir iddiaya yanıt verdi:
Güray Öz: Pideciye ettiğim telefon dosyaya giriyor… Pideci FETÖ'den bile soruşturulmamış… #CumhuriyetDavası pic.twitter.com/4bp2O6R2DG
— Diren Gazeteci (@pressout) July 25, 2017
19.20 Gazetenin yayın politikasındaki değişime değinen Öz, “Yayın politikalarını dengelere göre ayarlayanlar Fetullah cemaatini yere göğe koyamaz hale geldiler. Cumhuriyet gazetesinin ise bu konuda alnı aktır. Öncesinde de sonrasında da gazete bir meczubun peşinden gidenleri uyarmış, takiyeye dikkat çekmiş, yayın politikasındaki tutarlılığı korumuştur” dedi.
19.00 Cumhuriyet yazarı Güray Öz, savunmasına başladı: “Laik, demokratik bir Cumhuriyet için çaba gösteren gazetecilik ilkelerine ömrü boyunca sadık kalmış bir gazeteci olarak şeriatçı, darbeci terör yöntemlerini benimseyen örgütleri desteklediğim, ‘üye olmamakla birlikte örgüte bilerek isteyerek yardım ettiğim’ iddiasını şiddetle reddediyorum. Savcının suçlamaları hukuki temelden yoksundur.”
18.00 Duruşmaya saat 18.30’a kadar ara verildi.
17.44 Bülent Utku’nun savunması sona erdi.
17.18 Utku, Fethullah Gülen’i ziyaret edip etmediği iddialarına yanıt verdi:
Utku: Amerika'ya gittim ama Güney Amerika'ya…. pic.twitter.com/G74S6xQ0mB
— Cumhuriyet Savunması (@CumhuriyetAv) July 25, 2017
17.12 Utku, haber veya yazıların terör suçuna delil olamayacağını söyledi: “İddianamedeki iki bölüm, suçlamada zirve yapan savcıların suç yaratma yeteneksizliklerinin,kasıtlarının en çarpıcı görüldüğü yerlerdir. Görüldüğü gibi zihinler, örgüt adına suç işlemek, örgüt adına faaliyette bulunmak, örgüte yardım etmek arasında gidip gelmektedir. Haber ve yazıyla örgütlere,üstelik Türkiye çapında,herkesin okuduğu gazeteyle yol gösterilebleceğini sanrız kimse aklndan bile geçirmez. Bir haber veya yazının, terör fiilinim işlenmesinde kullanılan araçları sağlayabilmesi hayal dışı bir yaklaşımdır. Çünkü haber ve yazı, yürümez, koşmaz, yemez, içmez, araç bulup taşımaz, barınma yeri sağlamaz, örgüt mensupları arasında kuryelik yapmaz. Haber ve yazı, örgüt üyesine SIM kart satın alıp veremez, örgüte ait bildiri dağıtamaz, örgüte ait malzemeleri muhafaza edemez.”
16.57 Kendisine yönelik suçlamalara kanıt olarak gösterilen olayların hukukla ilgisi olmadığını söyleyen Utku, “Bu nedenle sadece insaf diyebiliyorum” dedi.
16.51 Asliye Ceza Mahkemesi’ne gönderilmesi gereken dosyanın terör dosyasına eklendiğini söyleyen Utku, mahkemeyi eleştirdi.
Utku: Çiğköfte için aradığım esnafı, manavı,balıkçıyı sık aradım diye FETÖ şüphelisi olma korkusu yaşatmaya kimsenin hakkı yoktur.
— Cumhuriyet Savunması (@CumhuriyetAv) July 25, 2017
16.45 Utku, Mustafa Balbay’ı eleştiriyor: “Can Dündar’ın genel yayın yönetmenliğine atanmasına ilişkin Vakıf kararında Mustafa Balbay’ın imzası var. Bizi suçlayan da o. Cinayet işleyenlerin çoğu cinayet mahalline geri dönermiş. Mustfa Balbay, Silivri’ye görüşe geldi ‘Seninle görüşemeyeceğim‘ diye reddettim. Evet, Mustafa Balbay FETÖ/PKK ile ilişkilendirdiği beni ziyarete geldi. Tweeti delil kabul edilen budur;kabul edenler işte bu savcılar.”
16.32 Utku, İddianamenin ‘Yayın Politikası Değişimi’ başlıklı bölümü için “Sana ne” ifadeini kullandı.
"Sana ne!"#BülentUtku'nun savunmasından…#CumhuriyetDavası pic.twitter.com/kBl8YcDIyf
— elif ılgaz (@elifilgaz) July 25, 2017
16.20 Savcı Murat İnam’ın bilirkişi seçtiği kişilere değinen Utku, “Bilirkişilerden ikisinin sadece adı ve soyadı belli. Resmi bilirkişi olup olmadıkları ve uzmanlıklarının ne olduğu belli değil. Savcılıktan, bilirkişi isimlerinin tarafıma bildirilmesini istedim. Kısıtlılık nedeniyle reddedildi. İtirazim da kabul edilmedi. Diyelim,cezaevinden bilirkişilere baskı yapma imkânına sahip oldunuz,raporlar değiştirilemeyeceğine göre baskı nasıl sonuç doğurabilir?” dedi.
16.09 Duruşmaya beş dakika ara verildi.
16.00 Bülent Utku’nun savunması sık sık mahkeme başkanının müdahaleleriyle kesiliyor.
Başkan müdahale edince Bülent Utku:
Birazdan size geleceğim, Allah'ın sopası diye bölümde F.Gülen'i nasıl koruduğunuzu anlatacağım, sabredin— Cumhuriyet Savunması (@CumhuriyetAv) July 25, 2017
15.45 Avukat Bülent Utku savunmasına devam ediyor: “İddianamede, Cumhuriyet’in 2013 sonrasında manipülasyon ile insanları etkileme, yönlendirme ve zihin karıştırma yoluna gittiği iddia edilmişse de bu yolu seçenin Cumhuriyet değil, Cumhuriyet’e operasyon yapanlar olduğunu bu dosya ele veriyor. Tutuklandıktan sonra Silivri Cezaevi’ne getirildik. Cezaevinde koğuşa konmamızdan önce hangi örgütten tutuklandığımızı sordular. FETÖ ve PKK dedim. İnfaz koruma memurları, ‘olmaz!’ dediler. Bizi cezaevinde muhafaza etmekle görevli infaz koruma memurları bile iki örgütten tutuklanmaya inanmadılar. ‘Yakalama ve Gözaltına Alma Tutanağını’ gösterdim. Yakalama olarak FETÖ/PDY, PKK/KCK sebebi yazılıydı. Sadece birini, önce yazılı olanı, FETÖ’yü seçip yazdılar.”
Utku:Cezaevinde örgütü sordular
FETÖ ve PKK dedim. “olmaz!”dediler.
Tutanakta FETÖ/PDY,PKK/KCK yazılıydı FETÖ’yü seçtiler
Sorun çözüldü!— Cumhuriyet Savunması (@CumhuriyetAv) July 25, 2017
15.30 Mahkeme başkanı savunma yapan avukat Bülent Utku’ya, “Anlattıklarınızın davayla ne alakası var?” diye sordu.
Başkan:Anlattıklarınızın davayla ne alakası var?
Utku: O zaman ne söylemem gerektiğini de siz söyleyin,onu söyleyeyim
Bşk: Peki devam edin
— Cumhuriyet Savunması (@CumhuriyetAv) July 25, 2017
Bülent Utku savunmasında, iktidarın Cumhuriyet’e operasyonla IŞİD’le aynı çizgiye düştüğünü söyledi.
Bülent Utku'nun savunmasından bir bölüm pic.twitter.com/bnHfaMtoRp
— Diren Gazeteci (@pressout) July 25, 2017
14.50 Yeniden başlayan duruşmada gazetenin avukatlarından Bülent Utku savunma yapıyor.
Cumhuriyet’e yapılan operasyonun sadece 15 Temmuz’daki darbe girişiminin ardından oluşan havaya bağlanamayacağını söyleyen Utku, “Erdoğan ‘Cezaevindeki 177 kişiden sadece ikisi sarı basın kartı sahibidir’ diyor. Sadece bu dosyadaki dokuz kişinin sarı basın kartı vardır. Nuriye Gülmen ve Semih Özakça cezaevine konuldular. Açlık grevi günlerce sürerken tutuklanmayı haklı-makul görecek hiçbir mazeret yoktur. HDP genel başkanını herkesin içinde terörist ilan etti. Cumhuriyet ‘cesur olma hakkını’ kullanan gazetelerdendir. Çekinmeden sözünü söyler. Objektif, bağımsızdır. Çok bedeller ödemiştir” dedi.
Bülent Utku:
Bilmem tehlikenin farkında mısınız?
Ben farkındayım pic.twitter.com/x3eNaSGEXT— Cumhuriyet Savunması (@CumhuriyetAv) July 25, 2017
13.40 Cumhuriyet Davası Koordinasyonu, duruşma arasında bir açıklama yaptı. İlk iki günde verilen savunmalara dikkat çeken grup, “Bu davanın sonucu, Türkiye’de halkın haber alma hakkının önündeki engellerin ya daha da perçinlenmesine ya da yıkılıp geçilmesine açacağı için de önemli. Sansürün kaldırılışının 109’uncu yıl dönümünde başlayan Cumhuriyet davası, tüm bu cenderenin orta yerinde, mesnetsiz, yalan ve düzmece iddialarla sürdürülürken, ilk iki günde yapılan savunmalar bile davayı tümden boşa çıkarmaya yetti” dedi.
13.14 Duruşmaya 14.30’a kadar ara verildi. İkinci bölümde Bülent Utku savunma yapmaya başlayacak.
13.00 Duruşmayı takip eden Diren Gazeteci Twitter hesabı, Murat Başol’un çizimlerini yayınladı.
12.45 Sabuncu savunmasına devam ediyor. Mahkeme başkanı Sabuncu’ya, “Terör örgütleriyle ilgili aranıza sınır konması için belirteciniz nedir?” diye sordu.
Sabuncu şöyle yanıtladı: “Vakıf Yönetim kurulu’nun belirlediği ana çerçeve ve temel ilke kapsamında Cumhuriye’te ayrımsız olarak şiddet savunulamaz. FETÖ, PKK veya başka örgüt olsun. Terör eylemini gerçekleştiren örgüt terör örgütüdür. Bazen bir eylemin neden, kim tarafından gerçekleştirildiği konusunda bir belirsizlik varsa ‘eylemci’ ya da ‘saldırgan’ denir.”
Başkan:
"Devlet tarafından kaybedildiği iddia edilen kişilerle ilgili bilginiz nedir?"
Sabuncu:
"Berfo anayla konuşan Erdoğan bilir"— Cumhuriyet Savunması (@CumhuriyetAv) July 25, 2017
Soru: (Cumartesi Anneleri için) "devlet tarafindan kaybedilen dediniz bu konuda bilginiz var mı?" (salon isyan etti artık)
— Ceren Sozeri (@cerensozeri) July 25, 2017
Sabuncu'ya 'her haberi koyar mısınız yoksa haber için kriterleriniz var mı' diye soruldu inanılır gibi değil
— Ceren Sozeri (@cerensozeri) July 25, 2017
“Cumhuriyet Gazetesi’nin Genel Yayın Yönetmeni odasında ilginç bir manzara vardır. Odanın bir tarafı mezarlığa diğer tarafı adiyeye bakar. Bu Türkiye’deki gazetecilik serüveninin kısa bir özetidir. Gazetecilik, mezarlıklar ve adliye arasında bir faaliyete dönüştü.”
#CumhuriyetDavası 2.gün #MuratSabuncu:"İlhan Selçuk'un,Uğur Mumcu'nun, Hrant Dink'in,Musa Anter'in,Metin Göktepe'nin yolundan dönmeyeceğiz." pic.twitter.com/jLtGG2stV1
— Diren Gazeteci (@pressout) July 25, 2017
12.35 Duruşmaya Segbis kaydı için on dakika ara verildi.
12.30 Sabuncu manşetler üzerinden suçlamalara yanıt veriyor: “(‘Eksik Demokrasi’ manşeti üzerine) Darbeye karşı milyonlarca yurttaşı yan yana getiren mitingde ‘HDP yoktu, asker vardı’ demiş Cumhuriyet. O ülkede 6 milyon oy almış partinin temsilcisinin olmadığı bir mitinge bir editör eksik demokrasi dedi diye yargılanabilir mi?”
#CumhuriyetDavası'nda #MuratSabuncu iddianamede yer alan gazetenin manşetlerine yönelik suçlamalara cevap veriyor:“Eksik Demokrasi” manşeti" pic.twitter.com/y2dBu34T9A
— Diren Gazeteci (@pressout) July 25, 2017
“Cadı avı manşeti sorgulanıyor ama zaten Cumhuriyet çalışanları olarak karşınızda olmamız cadı avının ispatı. Cihangir İslam, İbrahim Kaboğlu, Murat Sevinç cadı avı mağduru değil mi? 120 bin kişinin ihraç edilmesi cadı avı değil mi?”
#MuratSabuncu iddianamedeki manşetlere yönelik suçlamalarına cevap veriyor: pic.twitter.com/avPcp7egpd
— Diren Gazeteci (@pressout) July 25, 2017
12.10 Sabuncu: “Bir gazeteci olarak teker teker manşetler üzerinden geçmek evimin basılmasından, kelepçeden, tecritten daha ağır geliyor. Orhan Erinç odasına davet etti. ‘Bundan sonra Türkiyenin kurucu değerlerinin savunucusu, laik, demokrat gazeteyi sana emanet ediyorum’ dedi. Herkese yapılan teklif Orhan Erinç tarafından bana yapıldı. Ayaklarım titredi. Vakıf senedi bizim rotamızdır. Masamda tutarım. Çatı iddianamesine göre darbecilerin Yurtta Sulh ismine karar vermesinden üç ay önce biz ismi biliyormuşuz. Darbe gecesi tüm çalışanlar biraradaydı. O gece 12’de uçaklar uçarken bizim başlığımız hazırdı. ‘Darbeye Karşıyız Çözüm Demokrasi’. Darbeciler gazeteleri basarken bekledik. Gelirlerse iki laf etmek için. Darbe sabahı basılan manşetimizi savcı dosyaya eklemedi.”
Murat Sabuncu: #CumhuriyetDavası 'nda benim en ağrıma giden 28 ila 60 yıldır Cumhuriyet gazetesi için çalışanlarının FETÖ ile suçlanmasıdır" pic.twitter.com/jksKJxoB2P
— Diren Gazeteci (@pressout) July 25, 2017
11.50 Sabuncu: “Benim hiç MASAK raporum yok. Ama savcı ‘zengin göstersin diye’ iddianameye MASAK raporu da var diye eklemiş. Ben gazetede 2014 yılında çalışmaya başladım. Ama siz 2013 yılında vakıfta olanları bana soruyorsunuz. O tarihte vakıf çalışanlarını tanmıyordum. Çay içmişliğim yoktur. Tanımadığım insanlarla çalışmadığım gazetenin vakfını ele geçirmişim. O tarihte vakıf çalışanlarını tanmıyordum. Çay içmişliğim yoktur. Tanımadığım insanlarla çalışmadığım gazetenin vakfını ele geçirmişim. Bylock kullanan 215 bin 92 tane kişi varken 13 kişiyle görüşmüşüm. Bir gazeteci olarak binde birine bile temas etmemişim. Az olmuş. Mehmet Ekinci ile konuştum. OdaTV yargıcı idi. Ömürlerinden iki yıl çaldığınız, dokunanın yandığı arkadaşlarımızın görüşmecisi idim.“
#MuratSabuncu 'nun savunmasi devam ediyor: pic.twitter.com/9uhbHVXNT0
— Diren Gazeteci (@pressout) July 25, 2017
Sabuncu "bizi biliyorsunuz" deyince başkan "bilmiyoruz anlatın" dedi. Sabuncu 28 yıllık deneyimini, ödüllerini anlatıyor.
— Cumhuriyet Savunması (@CumhuriyetAv) July 25, 2017
11.45 Sabuncu ifadesine devam ediyor. Duruşma sırasında sık sık tartışma yaşandığı belirtiliyor.
Mahkeme başkanı -bir müdahale geldiğinden olsa gerek- bugün çok sert. Ayakta kimseyi istemiyor. Sık sık tartışma yaşanıyor.
— Cumhuriyet Savunması (@CumhuriyetAv) July 25, 2017
11.35 Dün savunmasına cezaevinde jandarma el koyduğu için savunma yapmak istemeyen gazetenin eski genel yayın yönetmeni Murat Sabuncu’nun ifadesiyle duruşma başladı.
Davanın başladığı 24 Temmuz gününün Basın Bayramı olmasını hatırlatan Sabuncu: “FETÖ’ şüphelisi savcı Murat İnam bize FETÖ iftirası atıyor. Müebbetle yargılanırken tutuksuz, biz dokuz aydır tutukluyuz. Dört yılda 1400 manşet atılır, bilirkişi içinden cımbızla çekip rapor yapıyor. Adeta lafını çok seviyor ‘Adeta’larla dolu adeta iddianame. Cumhuriyet çalışanlarının yüzde 10’unu gözaltına aldınız. Siz gazetenin yüzde 10’u dışında tüm gazeteyi, ailelerimizi dokuz aydır mağdur ediyorsunuz. Arkadaşlarımızdan birinin beş yaşındaki çocuğunun mal varlığı bile sorgulanmış.”
“Türkiye’de bağımsız gazeteciliğin bedeli tutuklanmak, cezaevine konmak ve savunma için dokuz ay beklemek. Biz bunların hepsini yaşadık. Bizi tutuklayan, soruşturmayı yürüten bu davanın savcısı, FETÖ üyesi olmakla, ağırlaştırılmış müebbetle yargılanıyor. Ve bu kişi hala işinin başında ve o iş adalet dağıtmak, bizim işimiz gazetecilik bize kalem bile verilmedi.”
Murat Sabuncu'nun savunmasından! pic.twitter.com/OOMJcOXtBe
— Diren Gazeteci (@pressout) July 25, 2017
11.30 Duruşma gecikmeli başladı. Yoğun katılımın gözlendiği duruşmada küçük salon yine sıkıntı oluşturdu.