BANU GÜVEN
@banuguven
Yeni yıl, hayatta bir dönüm noktası daha.
Aslında günlerin birbirinden farkı yok da, takvim bize zamanı hatırlatıyor. Aradan geçen 365 günü. Hayat çizgisinde bir yıl daha ileriye gittiğimizi.
Bazı yıldönümleri mutlu günlerimizi için. Onları kutluyoruz. Bazıları acılarımızı çağırıyor. İçimize dönüyoruz. Bazı yıldönümleri de ileriye umutla bakmak için var. Yakınlarınla birbirine sarılıp hayatı kutluyorsun. Birlikte olmayı. Yaşgünlerinde, yılbaşlarında ve bayramlarda olduğu gibi.
Çoğunluk 31 Aralık akşamı toplanacak, beraber yiyecek, birbirlerine hediyeler verecek, sürprizler yapıp birbirlerini sevindirecek. Bazıları ise bu anları sadece hatıralarında yaşayacak. En sevdikleri, üstüne titredikleri yanlarında olmayacak çünkü.
Bazıları ‘en güvenlisi’ diye bindirdikleri trenden inemeyen yavrularını düşünecek. Çorlu’daki kazada can veren 25 kişinin evlerinde hiç yılbaşı olsun istenmeyecek, çünkü onlarsız geçen her yıldönümü acı demek. Keza Ankara’daki tren kazasında can veren dokuz kişinin aileleri için de böyle.
Aynı Roboski’de yedi yıldır olduğu gibi. Akşama beraber yemek yemeyi düşündükleri evlatlarını kaybeden aileler kor haline gelmiş yürekleriyle geçirecek bu akşamı da.
Dev üçüncü havalimanı inşaatında can verenlerin aileleri de, Kuzey Marmara Otoyolu’nda çöken viyadük blokunun altında kalan canların aileleri de yangında geçirecek bu yılbaşını.
Suruç’ta, Ankara’da katliamlarda can verenlerin aileleri gibi.
Yüksekova’da mayınla can veren Nurcan Karakaya ve bebeği Bedirhan olmadan bu yılbaşını zor geçirecek aileleri. Cizre’de vurularak öldürülen Miray Bebek’in ya da Cemile Çağırga’nın aileleri gibi.
Gazeteci Hrant Dink’in, Metin Göktepe’nin sofrasında hiç dolmayan bir boşluk olacak. Gezi’de öldürülen çocuklar özlenecek yine.
Maalesef örnekler çok. Bizim memlekette yaşamanın faturası. Bagaj çok dolu.
Burada saydıklarımla beraber sayamadığım herkes, hayatın neden bu kadar acımasız ve adaletsiz olduğunu düşünecek. İsyan edecek. Haklılar da. Hem de kaç kere. Birincisi sevdikleri daha yaşayabileceklerken yaşatılmadıkları için. İkincisi onları bu hayattan koparan koşullar bir türlü ortadan kaldırılmadığı, iyileştirilmediği için. Üçüncüsü bu durumun sorumluları doğru düzgün soruşturulup yargılanmadıkları için.
Geri kalanlar birbirlerinin gözünün içine bakacak. Acısı daha çok taze olanlar birbirlerine eksik olanı hatırlattıkları için belki bakışlarını kaçıracaklar birbirlerinden. Biraz daha güç toplayanlar birbirlerinden güç alacaklar.
Hayatta ne kadar farklı yerde dururlarsa dursunlar, birbirlerinden ne kadar uzakta olurlarsa olsunlar, bütün bu insanların derdi aynı aslında. Sevdiklerinin yaşam hakkının ellerinden alınması ve adaletsizlik.
Evet, bunlar genelde kutlamaya odaklanan günlerde pek konuşulmayan ağır hakikatler. Ama bu hakikatler yokmuş gibi yaşamak da başka açılardan kaldırılması çok ağır bir durum değil mi?
Bu yıla girerken sevdiklerinize sıkı sıkı sarılın. Sadece yıldönümlerinde değil, her zaman sarılın. Yeni yılda yapacaklarınızı beraberce hayal edin. Beraber kararlar alın. 2019 için dilekleriniz de olsun. Ne olur o dileklerden biri de adalete dair olsun. Canı yananlara varlığınızı ve onları unutmadığınızı hissettirin. Toplumca ancak böyle biraz iyi olabileceğiz.
Herkese sevdiklerine ve adalete hasret kalmayacakları bir yıl dilerim.