CHP Bursa Milletvekili Ceyhun İrgil, açlık grevindeki tutuklu eğitimciler Nuriye Gülmen ve Semih Özakça için Başbakan Binali Yıldırım ve Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz’a yazdığı mektupta, “Lamı cimi yok… Bu iki insanın yaşaması sizin elinizdedir” dedi.
KHK’yla ihraç edilen eğitimciler Gülmen ve Özakça, açlık grevlerinin 76’ıncı gününde tutuklanmıştı. İki eğitimci grevin 114’üncü gününde.
İrgil, ‘Nuriye Gülmen ve Semih Özakça için Başbakana ve Eğitim Bakanına Açık Mektup’ başlığıyla Facebook hesabından yayınladığı mektupta “Nuriye Gülmen ve Semih Özakça bu süreçte yaşamını yitirirse, bir insan ve bir baba olarak bunun vicdani yükünü nasıl taşıyacaksınız? Çocuklarınıza ve torunlarınıza ne anlatacaksınız?” dedi.
Mektubun tamamı şöyle:
“Sayın Başbakan Binali Yıldırım,
Sayın Mili Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz,
Çok kritik bir aşamadayız, aşamadasınız…
Size bu mektubu TBMM’nin bir üyesi olarak değil, evlat sahibi bir baba, bir hekim ve bir insan olarak yazıyorum.
Bu mektubu insani ve vicdani huzursuzlukla ‘Ne yapabilirim?’ sorumluluğu ve çaresizliği ile yazıyorum. Dilerim siyasi bir yaklaşım olarak algılamazsınız.
Sizlerin de birer baba, üstelik hükümet eden karar verici ve sorumluluk makamındaki vicdan sahibi birer insan olduğunuz inancı ile yazıyorum.
Biliyorum sizlere binlerce çağrı yapıldı. Binlerce ricada bulunuldu. Ama artık bir hekim olarak söylüyorum ki; Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın yaşadığı adaletsizlikler ve açlık grevleri çok kritik günlerde…
Nuriye Gülmen ve Semih Özakça bu süreçte yaşamını yitirirse, bir insan ve bir baba olarak bunun vicdani yükünü nasıl taşıyacaksınız? Çocuklarınıza ve torunlarınıza ne anlatacaksınız?
‘Ben başbakandım ama yetkim yoktu’ mu diyeceksiniz? Yoksa ‘Onlar teröristti, ölmeyi hak ettiler’ diyebilecek misiniz? Yaşamlarını yitirirlerse ve bir gün masum oldukları kanıtlanırsa hükümet eliyle adliye marifetiyle iki genç insanın ölümünü veya sakat kalmasını, inanıyorsanız kul hakkını nasıl telafi edeceksiniz?
Nuriye ve Semih ölürse veya sakat kalırsa, bunun nedenini ve tarihsel sorumluluğunuzu yerine getirmediğinizi dünyaya, ülkeye, çocuklarınıza, torunlarınıza ama en önemlisi kendinize asla anlatamayacaksınız.
Bütün ölümler acıdır ama evlat acısı ‘kızılca kıyamettir’.
Hangi makam, mevki, servet, imkân ve korku, bu iki gencin yaşamına ve yaşanacak evlat acısına değer? Bu vebale değer mi?
Lamı cimi yok…. Bu iki insanın yaşaması sizin elinizdedir.
Vicdan sahibi bir baba olarak; bir adım atmanızı, devletin büyüklüğünü, şefkatini ve vicdanın hala olduğunu göstermenizi diliyorum.
Kimsenin ölmemesini ve evlat acısı yaşamamasını dileyen birçok insan adına…”