Tahir Elçi, “Dört Ayaklı Minare”nin yanında, şakağından vurulmuş, uzanmış yatıyor.
İnsan hakları savaşçısı, yürekli hukuk adamı, yüce “barış savaşçısı”, sevgili şehrinin tarihi mirasını, kimliğini korumak isterken, “barış” için son çağrısını yapar yapmaz, “Dört Ayaklı Minare”nin “yaralı ayağı”nın yanına uzanıyor. “Şehit” düşüyor.
Sosyal medyada 26 Haziran günü “Diyarbakır’ın simgelerinden Dört Ayaklı Minare’ye silahlı SUİKAST” diye yazdıktan iki gün sonra kendisi “hain SUİKAST”ın kurbanı oldu.
Bir süre önce aldığı ölüm tehditleri karşısında, “Ölüm kaçınılmaz bir şeydir. Eğer ülkenize ve halkınıza karşı görevinizi yerine getirmişseniz huzur içinde yatabilirsiniz. Nelson Mandela” diye yazmış olan Tahir Elçi, arkasından gelen kalleş kurşunla, asla kararmamış sol ensesinden vurularak, ayağından vurulmuş “Dört Ayaklı Minare”nin yanına uzandı, yattı.
“Bu kadim bölge”, bu şehir ne suikastlar, ne ihanetler gördü; böylesini görmedi!