KAAN SEZYUM
Radiohead dinleyicisini “Bira içmeyin yakarız buraları” diyerek hoşgörüyle protesto eden esnaflar mı dersiniz, esnafına arka çıkan perçemli belediye başkanları mı, toplumu iyice ortadan ikiye deniz gibi ayırmaya çalışan “O tarihi oraya eseri yapacağız” diyen yöneticiler mi dersiniz.
Hepsi burada, çünkü hayat her gün yeni bir zorluk seviyor. Kaderden de koşarak kaçılamıyor maalesef. O geliyor sizi buluyor.
Örtülü mörtülü
Örtülü ödenekte 5 aylık harcama 1 milyar liraya yaklaştı. Maliye Bakanlığı, 2016 yılı Ocak-Mayıs dönemi bütçe gerçekleşme verilerini yayımladı.
Verilere göre, 2016’nın ilk 5 ayında Cumhurbaşkanı’nın ve Başbakan’ın harcama yetkisinde bulunan örtülü ödenekten 734 milyon 483 bin lira harcandı. 2015 yılının aynı döneminde ise bu kalemden yapılan harcama 628 milyon lira olmuştu….
Ooooh para bol. Nereye gittiği de belli değil. Keşke şans oyunu oynasalar bir kısmıyla da biz de kazansak.
Bizde para çok!
Milli takımın maçları için Futbol Federasyonu’nun tam üç uçak dolusu 650 konuğu Fransa’ya taşıdığı ortaya çıktı.
Bu 650 konuğun otel masraflarını, yeme içmesini kim karşılıyor bilmiyoruz.
Aradığınız babagonyaya ulaşılamıyor
Eski milletvekili Hakan Şükür, 12 Şubat 2015’de Twitter’dan “Grup paralelli, babagonya, tapegonya bölüm 4” şeklinde videolar paylaştığı ve “Siyaset nire hırsızlık nire, böyle mi siyasetçi olunuyor arsız” şeklinde paylaşımlarda bulunduğu iddiasıyla Cumhurbaşkanı’na hakaret suçundan hakkında dört yıl hapis istemiyle dava açıldı.
Yani insanı davalık edecek videonun adında “Babagonya, tepegonya” yazması bir yandan da çok tuhaf ya! Videolarda da o meşhur “Bilemediğim bbcğm” vb. ses kayıtları filan var.
İlahiyatçılık çok güzel, gelsenize
Evet, sözlerim hemen hemen her gün İslam’a ve müslümanlara hakaretler yağdıran İslam düşmanı kesimler tarafından çarpıtıldı.
Allah’ın yarattığı bir insana ‘Hayvan’ etiketi yapıştırmak bizim haddimize değil. İslami geleneksel kültüre baktığımız zaman benim söylediklerimden daha ağır ifadelerin yer aldığı görülebilir.
Mesela: Şafii mezhebine göre namaz kılmayanlar öldürülürken; Hanefi mezhebinde ise namaz kılmayanların hapsedilmesi fıkıh kitaplarında açıkça ifade edilir. Sözlerimle sanırım farkında olmadan zülfüyâre dokunmuş olduk. Bizim niyetimiz birilerini incitmek değildir. Bir insan namazını kılmıyorsa hesabını tabii ki Allah soracak.
Ama bir yandan da demişsin abicim. Hala dediğim şeyler çarpıltılmış diye uzun uzun yazıyorsun. “Kusura bakmayın, yanlış bir şey dedim” de, o da yok. İlla ki “Mağduruz, sözlerim cımbızlanmış”… Ya ben sana enaktarın nesini kodlıyım bacım?
Bakın bu olay anındaki konuşma:
Bu da mevzunun hepsini dinlemek isterseniz, genel konuşmadan 8 dakikalık bir bölüm. Bi şeyler cımbızlanmış mı cımbızlanmamış mı bakarsınız.
Metiner is now online
Favori vekilim Metiner yine ortamlarda esiyor. TBMM’de Maarif Vakfı Kanunu Tasarısı görüşülürken vekilim şovunu bakın nasıl yapıyor az sonra tutanaklarla göreceğiz.
CHP’li vekillerim de mecliste oluşan bu “pazarcı sound”u çok sevmiş gibi görünüyor. Son günlerde özellikle mecliste ve aktif politikada nedense bu pazarcı tarzı konuşmaları çok daha fazla duymaya başladık. Vekillere özel bir bütçeyle genel kültür, insanlık ve kibarlık dersleri mi aldırsak acaba?
Eski Türk filmlerinde fakirlere yaparlardı böyle uygulamaları. Sonra o fakir ve kaba kız, çok kibar bir prensese dönüşürdü…
Ben fakirlik istemiyorum, vekillerimiz zaten zengin, onlar da prensesliği yaşasın istiyorum ama en fazla kaba manav tarzına kadar gelebiliyorlar…
Engin Altay (CHP): Sayın milletvekilim bizi mi kastettiniz?
Leyla Şahin Usta (AKP): Sayın Başkanım, hiç isimlerini zikretmedim.
Mehmet Metiner (AKP): Siz darbeci misiniz, 28 Şubatçı mısınız yani? (Zaten böyle başlamasa olmaz)
Başkan: Sayın Altay…
Engin Altay (CHP): “Sayın Metiner” desenize Sayın Başkan. Oturduğu yerden…
Başkan: Ben sizinle konuşuyorum Sayın Altay. Şu anda muhatabım sizsiniz. (Başkan da az değil, direkt beyin veriyor vekile)
Mehmet Metiner (AKP): Bağırma ya, ne bağırıyorsun ya?
Engin Altay (CHP): Sen ne konuşup duruyorsun? Konuşuyorum ben Başkanla.
Mehmet Metiner (AKP): Ne bağırıyorsun ya? Biraz adam gibi konuşun ya! Ne bağırıyorsun? (Bu da çizgi film gibi. Karşılıklı birbirlerine “Bağırma ya” diye bağıran vekiller filan…)
Engin Altay (CHP): Konuşuyorum ben Başkanla.
Başkan: Sayın milletvekilleri, ben Sayın Altay’la konuşuyorum, lütfen araya girmeyin. Allah Allah…
Engin Altay (CHP): Her şeye maydanoz olmak zorunda mısın?
Mehmet Metiner (AKP): Ne bağırıyorsunuz? (Ahahah yine “Ne bağırıyorsunuz” diye bağıran vekilim geldi)
Engin Altay (CHP): Sen her şeye maydanoz olmak zorunda mısın?
Mehmet Metiner (AKP): Maydanoz sensin! (Zaten bu en güzel taktik. Sana bir şey deniyorsa, o sana diyendir. Bir de ‘İspat edemezsen şerefsizsin’ vardır)
Engin Altay (CHP): Maydanoz olma biraz her şeye ya!
Mehmet Metiner (AKP): Ne saygısız insansın ya! (“Saygı” kavramını sahiplenerek Metiner vekilimiz saygısız davransa bile konumunu sağlamlıyor)
Engin Altay (CHP): Her şeye maydanoz oluyorsun ya! (CHP yine kendini tekrar ediyor bu arada. Tamam maydanoz, anladık)
Başkan: Sayın grup başkan vekilleri, lütfen arkadaşınızı engeller misiniz.
Mehmet Metiner (AKP): Maydanoz da sensin, hıyar da sensin! (CHP sıralarından gürültüler)
Engin Altay (CHP): Sensin hıyar, hayvan herif! (AK PARTİ sıralarından gürültüler. Auuuuu!)
Yılmaz Tunç (AKP): Ayıptır be! Hayvan diyemezsin, diyemezsin! (Haklı bir yandan da)
Mehmet Metiner (AKP): Hayvan sensin! Sen hayvan bile olamazsın ya! Sen hayvan bile olamazsın! (Hayvan olamayan canlılar ne oluyordu, vekilim onu da bilse ve söylese sevinirdim ama bilimsel bir tartışma kısmet değilmiş)
Engin Altay (CHP): Şerefsiz, şurayı kirleten adamsın sen, terbiyesiz!
Başkan: Birleşime on dakika ara veriyorum, grup başkan vekillerini toplantıya davet ediyorum.
…Başkan vekillerin üzerine bir kova soğuk su dökseydi keşke.
Hesaplar benden!
Butik ülke değiliz. Herkes akıllı olsun. Dünyadaki listeler tersini söylese de en süper ülkeyiz. Diğer ülkeler bizi çekemiyor. Bakın mesela kalitemiz ufak detaylardan belli ediyor kendisini. Bizde tören önemli iştir. Hakkını veririz de bu arada Maliye Bakanlığı’nın açıkladığı gider tablosunda, Temsil, Ağırlama, Tören, Fuar, Organizasyon Giderleri’ndeki harcama dikkat çekiyor.
Neden dikkat çekiyor, çünkü en kaliteli ülke olduğumuzdan, vatandaşımıza, sağlık hizmetlerine, eğitime harcayacağımız paraları şatafata, düğüne, organizasyona gömebiliyoruz.
2016 yılının ilk dört ayında toplam 25 Milyon 807 Bin TL harcanırken, 29 Mayıs’ta İstanbul’un fethinin 563’üncü yıldönümü kutlamaları dolayısıyla yapılan “Fetih Şöleni”nin ve 14 Mayıs’ta Cumhurbaşkanı’nın kızı Sümeyye Erdoğan’ın Küçükçekmece Yahya Kemal Beyatlı Gösteri Merkezi’nde yaklaşık 6 bin davetlinin katıldığı “görkemli” nikah töreninin yapıldığı mayıs ayında 26 milyon 738 Bin TL harcandı. Aynı kalem için ocak ayında 1 Milyon 62 Bin TL, şubat ayında 6 milyon 933 Bin TL ve mart ayında 7 Milyon 225 Bin TL harcanırken, nisan ayında 10 Milyon 587 Bin TL harcandı.
Para bizim için önemli değil. Zaten siz değerli vatandaşlarımız para sahibi olmayı da bilemezsiniz.
Bazen bizim devlet insanlarının ortamlarını “Instagram’ın Zengin Çocukları” hesaplarına benzetiyorum. Tek fark alkollü ürünler ve bir takım mayolar.
Özgürlük adama şart…
Aslında mantıksız bir şey de tartışmıyorlar ama durumu “4 kadın alabilme özgürlüğüne” indirgemek de doğru değil. Yeni bir anayasa lazım. Her inanana özel kurallar olsun, güzelce yaşayalım ama o zaman da herkes yargılanacağı yasayı seçecek.
Esnafa da yazık
Bu arada kazığı ve dayağı meşhur olan Bodrum esnafı bu hafta iki turisti kendi dükkanında oturtmak için birbiriyle kavgaya tutuştu. Bu yaz kazık sezonu zor geçecek gibi görünüyor. İnsanı sevme, doğayı sevme, hayvanı sevme, turisti sevme, sonra da iki turist için birbirine gir. Turizimin kanayan yarası (odunla vurmuşlar).
Bu arada her esnaf tabii ki çılgın değil. Böyle güzel örnekler de var. Kendi reçellerini üreten bir insan hakkında belgesel.
Olayın özeti 15:25’te, dilerseniz izlersiniz.
Sadece seçkin saraylarda
Bizimkisi artık bir hizmet yarışı değil, bir yaranma sevdası… Cumhurbaşkannının iftarına katılan alan Seda Sayan ve sevgilisi, Erdoğan’ın adına bir albüm yapıp hediye etti. Dinlemek istiyorum, umarım kısa süre içinde Spotify’da görürüz.
“Büyük Başkan Recep Tayyip Erdoğan” isimli albümde, “Senin Allah’ına kurban, emrindeyiz büyük başkan” gibi sözler varmış. Çok daha iyilerine layığız.
Sanatçıların sevgilerini eserleriyle göstermeleri çok hoş bir davranış. Tebrikss.
Mecliste kalite şov!
Bizim vekiller hep çok klas adamlardı. Küfürlü müfürlü konuşur, belinde silahla meclis kapısının oralarda takılır, toplantılarda birbirlerine iPad fırlatırlardı. Şimdi bu kalitelerini söylemlerine de taşımaya başladılar. Büyük liderimiz ve reyizimizin açtığı tuhaf kahvehane dilindeki deyimlerine devam ediyorlar.
Meclis kıraathanesinden notlar… pic.twitter.com/no4Y6vWOx2
— jiyan (@nishtimann) June 21, 2016
Hayaller güzel ahlak gerçekler masraflı
Şu sıralar ne zaman olumsuz bir haber çıksa, zanlılar kendilerini benzer bahanelerle savunmaya başladı. Örnekte ise evde çıkan paralara “Hac parası” tanımlaması yapılmış. Balyalara bakılırsa Dan Bilzerean’la birlikte gidilecek masraflı bir yolculuk olacak.
Vallaha mı?
Bu manşeti geçen hafta bir gazete haberi daha çok okunsun, içeriği merak edilsin diye başlık olarak atmıştı…
Birkaç gün geçmedi ki en sevdiğim taze bambaşkanım Binary Bey de benzeri bir cümleyle gündemimize geldi. Binary Bey, hangi ortamda, nasıl bir iletişim kurdu merak içindeyim.
Bunlar da bazı cevaplar…
Muhtarların uyanışı!
Sevgi dolu ilimiz Kocaeli’nin sevgi dolu Gebze İlçesi’nde, Facebook’tan akşam ezanından sonra sokağa çıkan kız çocuklarını dayakla tehdit eden Arapçeşme Mahallesi Muhtarı Remzi Kandaz, ’Halk arasında korku ve panik yaratmak’ suçundan yargılandığı davanın ilk duruşmasında beraat etti. Remzi Kandaz şaka yaptığını söyledi…
Zaten hayatımız büyük bir şaka. Ne zaman başlıyor, ne zaman bitiyor, şaka gibi yaşayıp şaka gibi dayağımızı yiyiyoruz…
Mıhtarımızın feys postundan bir bölüm: “Gençlerin bir arada toplanıp, ahaliyi rahatsız edebilecek, gürültü verici ve uygun olmayan argo kelimeler kullanarak ses kalabalığı yapmaları tarafımca uygun görülmemektedir.”…
Mıhtar bir bakıma haklı ama gençleri döverek eğitmek yerine az daha hoşgörülü davransa, bir mıhtar olarak onlara “Alın burada bağırın, çağırın, top oynayın” dese daha bir şekil olurdu. Neyse ki sevmesini bildiği gibi dövmesini de biliyormuş.
Saçsız ve mantıksız adamdan korkacaksın!
Dünyadaki yerimiz belli
Dünya barış endeksinde 163 ülkeden arasından başarıyla sıyrılarak 145. olduk. Darısı tüm gerileyen medeniyetlerin başına…
Şimdi dünyadaki bütün insani, ekonomik ve siyasi değerlerimiz yokuş aşağı giderken Türkiye’yi kim çekemiyor diye düşünüyorum. Kesinlikle bizim 145.’liğimizi çekemeyen ülkeler vardır. Listenin dibini ve ülkemizi aşağıya çekmek isteyen alt akılları sizlerle paylaşıyorum.
Bu arada etkileşimli haritaya da şu adresten bakın, kurcalayın.
Yani dünyada bizden daha kötü durumda olan ülkeler bunlar. Listeye bakın, yerimizi anlayın. Herkes daha iyisini hak eder, daha iyiye gitmek elimizde oysa ki.
146 Lübnan 2.752
147 Kolombiya 2.764
148 Filistin 2.832
149 Nijerya
150 Kötü Kore
151 Rusya
152 Kongo ‘Demokratik’ Cumhuriyeti (Demokratik ön eki yetmemiş kankaaa)
153 Pakistan
154 Libya
155 Sudan
156 Ukrayna, Ukranya ya da Urkanya…
157 Afrika (Merkez) Cumhuriyeti
158 Yemen
159 Somali
160 Afghanistan
161 Iraq
162 Güney Sudan
163 Suriye
Ayın da bir ayı var
Inınıııın. NASA açıkladı. Tabii bizim su işleri işleri kadar ciddi bir kurum değil ama olsun.
Ne açıkladı biliyor musunuz? Ayın da artık bir ayı varmış. Mehtaba çıkarken başkaları da başka mehtaba çıkabilecek yani… Bilim böyle sıkıcı bir şey, sürekli yeni bir şey bulunuyor, neyin neden olduğu anlaşılıyor falan filan.
Biraz da müzik…
Bu hafta günümüzün yaşayan en büyük rock gruplarından Red Hot Chili Peppers’ın yeni videosu Dark Necessities internete düştü. Albüm ilk dinleyişte çok heyecan vermiyor ama uzun yolda açılıyor.
Grubun uzman gitaristi John Fruşiyante’nin eksikliğini hisseder gibiyim…
Diskonun çocuğu geliyor!
Haftaya bugünlerde İstanbul Caz Festivali kapsamında diskonun saçlısı Nile Rodgers ve yılan grubu Chic geliyor, disko, dans sevenler, konsere gidemeyecekler, imkanı olmayanlar ya da evde eğlenmek isteyenlere büyük hizmet.
Alın size 2 saatlik komple konser! (Bu arada konser 15. dakikada başlıyor, o yüzden biraz ileri sarıp öyle izlersiniz)
Haftaya kadar
Sevelim, sevinelim!