Derin kulak, Erdoğan’ın odasına, telefonuna kadar uzanmasaydı, bütün bu dinleme faaliyeti muhtemelen devlet sırrı olarak kalacaktı.
17 Aralık skandalı gibi, bu devasa dinleme şebekesini de biz, hükümetle cemaat arasındaki savaşa borçluyuz.
Hükümet, cemaati kıstırınca, bütün bunlar kendisinden habersiz yapılmış gibi “üste çıktı”, müfettişler görevlendirdi; mahkeme kayıtlarına bakıldı ve dinlenenlerin listelerine ulaşıldı.
Hürriyet’in haberi, “VIP kulak”ın arkasındaki isim olarak dönemin İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Ali Fuat Yılmazer’i işaret ediyordu.
Yılmazer halen içerde…
Ama içeri girmeden önce katıldığı televizyon programında, Ergenekon soruşturması sürecindeki operasyonları ve elde ettikleri istihbaratı, dönemin Başbakanı Erdoğan’la paylaştığını, ondan destek aldığını açıklamıştı.
Yani bugün yandaş medyanın “Bakın neler yapmışlar” diye ortaya attığı suçlamaların ardında Erdoğan’ın iradesi, izni, oluru, teşviki var.