• 9 SORUDA
  • DİKEN ÖZEL
  • GÜNÜN 11’i
  • DİKENLİK
  • AKŞAM POSTASI
  • VPN HABER
  • ENGLISH

Diken

Yaramazlara biraz batar!

  • VİTRİN
  • AKTÜEL
  • ANALİZ
  • DÜNYA
  • MEDYA
  • KEYİF
  • AGORA
  • SANAT
  • GÜNÜN ESERİ

Büyük Hakikat Çarpıtıcısı

06/06/2017 21:05

 

MUSTAFA ALP DAĞISTANLI

[email protected]

CERN’deki Büyük Hadron Çarpıştırıcısı’nın protonları çarpıştırma hızından ve kapasitesinden daha yüksek bir derecede gerçekleri çarpıtma becerisine sahip Külliyen Başkan Recep Tayyip Erdoğan, bin küsur günlük ‘tarafsız’ cumhurbaşkanlığı arasından sonra geçen hafta AKP Meclis Grubu’nda şunları da söyledi:

Reklam

“[T]oplumsal merkezi siyasi merkeze taşıma sözünü vermiştik, bu da tabii Türkiye’nin siyasi hayatında bir ilkti. (…) Bu ülkeye gerçek manada demokrasiyi de, gerçek manada Cumhuriyeti de, gerçek manada refahı da getiren AK Parti olmuştur. (…) AK Parti demokrattır. (…) AK Parti Cumhuriyetçidir. Bunun için bir kişiye, zümreye, hizbe, PKK gibi eli kanlı, FETÖ gibi milletimizin değerlerini istismar eden örgütlere değil, sadece ve sadece cumhura dayanmış millete teslim olmuştur. AK Parti millîdir, yerlidir. (…) AK Parti kucaklayıcıdır.”

Bu iddialar basit hakikat çarpıtmalarından başka bir şey değil. Zaten bütün dünya da farkında. Toplumsal merkezi siyasi merkeze taşıma sözünü daha önce başka partiler de vermişti, başarılı olup olmadıkları ayrı konu. 1950 seçimlerinde iktidara gelen Demokrat Parti’nin sloganının “Yeter, Söz milletindir” olduğunu hatırlayın yeter. 1980’lerde ANAP da bu iddiadaydı.

Türkiye’ye gerçek manada demokrasiyi AKP’nin getirdiği iddiasına mandalar bile gülüyor. Şimdi kabarık anti-demokratik uygulamalar sicilini sayıp dökmeye gerek yok.

Reklam

Hiçbir zümreye dayanmadıklarını söylerken ‘FETÖ’yü de anıyor, fakat Fethullah cemaatiyle gerçek manada koyun koyuna bir iktidar on senesi geçirdiklerini sağır sultan duydu, körebe oynayan çocuklar gördü. Aynı adam, yani Erdoğan, Fethullah cemaatini kastedip “Ne istediler de vermedik” demişti.

‘Milli’ olma konusunda da yarışacağı epey bir parti var AKP’nin. İş demokrasiye, insan haklarına, hukuka, ifade özgürlüğüne gelince bu milli olma özelliği kesinlikle baskı yaratır, gerilik yaratır; yaratıyor.

Erdoğan’ın laflarındaki asıl mayın, derin hakikat çarpıtması, sık sık tekrarladığı ‘yerli’lik. Bu çarpıtma, Erdoğan iktidarının zihniyetini, toplumu nasıl kutuplaştırdığını, ayrımcılığını, toplumu tek-tipleştirme arzusunu da yansıtıyor; yukarıdaki alıntıda sözünü ettiği ‘kucaklayıcılığı’ da boşa çıkarıyor.

Bu yüzden, yerli olma meselesi üzerinde duralım biraz. Bu yerlilik ülküsünün kendisi düpedüz bir hakikat çarpıtmasıdır. Kimdir bu yerli? Erdoğan’ın ve hatırı sayılır bir kesimin zihninde Tayyip Erdoğan’dır, AKP’dir, Sünni İslam’dır, Türktür… Bir toplum, bir yer bir çoğuldur. Fikirler, ideolojiler, kültürler, etnisiteler, dinler/mezhepler, anlayışlar … bakımından. Bazan bir tekil gibi davranabilir ve bunu işte böyle ‘yerli’, ‘ari’ vs sıfatlar marifetiyle çoğulluğu dışarı atarak, katlederek, sindirerek becerir; ama buna açık faşizm, Nazizim, vs diyoruz. Bugün de bunun başarıldığı bir örnek olarak Kuzey Kore’yi gösteriyoruz.

Türkiye de, bütün dünya gibi, sınıflı bir toplum ve sınıf bilinci, sınıf mücadelesi kendi tarihimizden de bildiğimiz gibi ‘yerli’ değil; ‘yerli’lerin son derece zararlı gördüğü bir şey. Ne demişti Atatürk: “İmtiyazsız, sınıfsız kaynaşmış bir kitleyiz!” Milli güvenlik yüzünden grevleri erteleyip durmak ne demektir mesela? Ethem Sancak yerli, Tekel işçisi yerli değil mi?

Türkiye denen ‘yer’de de birbirinden çok farklı özellikleri olan insanlar, gruplar yaşıyor ve hepsi de yerlidir. Yani cami yerli olduğu gibi cemevi de yerlidir. Yüzde 99’u  Müslüman (kös tepme tantanasıyla vurgulanarak söylenecek/okunacak) olan bu ‘yer’de Ortodoks ve Katolik Hıristiyanlarla Museviler de yerlidir, hatta mümin Tayyip Erdoğan yerli olduğu gibi benim gibi zındıklar da yerlidir.

‘Yerli Kürt’ Mehdi Eker yerlidir, ama mesela Selahattin Demirtaş yerli değil mi?

Mehmet Barlas gibi bir gazeteci yerli, ama mesela Kadri Gürsel ve 150 gazetecinin yeri hapishane, öyle mi? İçeri atmadıklarınız da hapishane yerlisi olma namzetleri…

Erdoğan, referandum kampanyası sırasında ‘Hayır’cıların da yerli olmadıklarını ilan etmişti. Kısacası, itaat edenler yerlidir, devletin ideolojisine kayıtsız şartsız tabi olanlar yerlidir. Bu zihniyete göre toplum yekpare, masif, homojen bir yapıdır, öyle olmalıdır; dolayısıyla öyle oldurmaya çalışılmalıdır.

Bu yekpare, homojen ‘yerli’lik sadece mekanla ilgili değildir, zaman içinde de öyledir; değişmez, değişmemiş, -sanki bir öz varmış gibi- ‘öz’ünü her şarta karşı korumuş ve korumakta olan bir varlıktır. Bu hesapla Osman Gazi dönemindeki veya 1453’teki Müslüman Anadolulu ile bugünün Türkü aynıdır. Tam bir saçmalık.

Halbuki Osman’ın gazileri arasında düpedüz gerçek yerli Hıristiyanlar da vardı mesela ve beyliği elbirliğiyle kurup yücelttiler. Kanuni dönemi Şeyhülislamı Ebussuud Efendi nasıl yerli idiyse, İsa’nın Muhammed’den daha faziletli olduğunu savunan Molla Kabız da yerliydi. Mutaassıb Kadızadeliler nasıl yerliyse, aynı 17. yüzyılda yaşamış Allah’a inanmayan Lâri Mehmed Efendi de yerliydi. Anadolu’yu müslümanlaştırmış Türkmenler kadar, bu Hıristiyan memlekete, Rum’a, gelip Hıristiyanlaşan, karışık inançlar ve etnisiteler oluşturan, inançlar ve etnisiteler arasındaki geçişkenlikle yoğrulan Türkmenler de yerlileşti. Ermeniler, Rumlar, Süryaniler, Kürtler … Türkler geldiğinde zaten yerliydi. Mustafa Kemal gibi Sultan Vahdeddin de yerliydi. Ve muazzam zenginlikteki Osmanlı toplumu da (içindeki müslümanlık, Türklük ve Müslümanlar, Türkler dahil) başka toplumlar gibi değişip evrilip bugüne geldi.

Kısacası, bir yer, ilişkileriyle, sorunlarıyla, fikirleriyle bir yerdir; dolayısıyla çeşitli yerlilikler yaratır. İktidarın beğenmediği, yerli bulmadığı yerliler, tam da yerli oldukları için vardır, oluşmuştur. Bu yerin sorunlarıyla, ilişkileriyle…

Hem zaten öz bir ‘yerli’ yoktur; yerli’nin içinde yabancı da vardır. Ne kadar geriye gitseniz de dışarıdan etkilenmemiş bir ‘yerli’ bulamazsınız. Hele Anadolu’da.

Tek bir insanın kimliğinin bile birçok unsurla daha da çeşitlendiği bir zamanda ve Anadolu gibi bir mekanda tek-tip yerli güdüklüğüne mahkum etmek istiyor bizi Erdoğan zihniyeti ve iktidarı. Ahmed Arif’in şöyle tanımladığı Anadolu’da:

“Beşikler vermişim Nuh’a
Salıncaklar hamaklar
Havva Anan dünkü çocuk sayılır
Anadolu’yum ben tanıyor musun”

Tanımıyorlar.

Öz bir ‘yerli’ yoktur; bütün ‘yerli‘lerin içinde yabancı da vardır. Hem de çok eskiden beri.

Birkaç yıl önce Erdoğan’ın bir muhtarlar toplantısında sarf ettiği şu cümle de bu zihniyetin ürünü: “Ülkenin ve milletin mukadderatını ilgilendiren konularda başkaları gibi düşünenler, başkaları gibi tavır alanlar kökünden ve değerlerinden kopmuş mankurtlardır, bunu böyle biliniz.”

Bu, Erdoğan’a has bir bakış değil kuşkusuz; ‘milli konular’da daha önce de dillendirilen ve zihnimize nakşedilmeye çalışılan şey buydu. Bu, siyaseti ortadan kaldırmak demektir. Siyasi partiler neden var peki; çeşitli sorunlara çeşitli çözümler arayan siyasi partiler? Ama yoklar. ‘Yerli’ partiler, değişik çözüm arayan partiyi hapse tıkma konusunda elbirliğiyle cansiparane uğraştı.

Üstelik, ‘yerli‘ olduğunu söyleyen bu AKP ve Erdoğan, ülkenin insanına, doğasına, şehrine sömürge valisinden daha hoyrat davranıyor. Dağları binlerce taş ocağıyla gebertilmiş, vadilerinin cansuyu yüzlerce Hidroelektrik santraliyle kesilmiş, ormanları otoyollarla biçilmiş, koyları betonla dondurulmuş, denizleri yollarla çevrilmiş, tarihi ve kültürü kültürsüzlükle didiklenmiş bir Anadolu. Şimdi de zeytinliklerine musallat oldular. Anladıkları yerlilik işte bu.

CERN’in proton ışınlarını hızlandırıp çarpıştırdığı, yerin 100 metre altında 27 kilometrelik tüneli var. Erdoğan’ın da hakikatleri, haberleri, temel değerleri çarpıtan çok geniş bir medyası. Bu medya, işte bu çarpık, zehirli ‘yerli‘liği de zerk edip duruyor.

Hamiş: Tayyip Erdoğan’a okuma ödevi: İki Cihan Âresinde – Osmanlı Devleti’nin Kuruluşu / Cemal Kafadar. Okuma önerisi değil ha, ev ödevi. Bir dahaki yazıda soracağım, ona göre!

Filed Under: Agora

Tüm yazılar: Mustafa Dağıstanlı

SON HABERLER

Elvan ailesinden hakime çağrı: Güvenilirliğin yok, davadan çekil

Gezi Parkı eylemleri sırasında polisin attığı gaz fişeğinin başına isabet etmesi sonucu yaşamını yitiren Berkin Elvan’ın ailesi, davaya geçtiğimiz hafta atanan mahkeme başkanı Galip Mehmet Perk’e davadan çekilme çağrısı yaptı.

IMF’den Türkiye güncellemesi: Büyüme yüzde 6; enflasyon hedefin üstünde

Uluslararası Para Fonu (IMF) Türkiye’nin ekonomisinin 2022’den itibaren yıllık yaklaşık yüzde 3.5 büyüme trendine geçmeden önce 2021’de yüzde 6 büyüyeceğini tahmin ettiğini açıkladı.

Özlü: Virüsü taşıyıp bulaştıran sayısı, pozitif vaka sayısından fazla

Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr. Tevfik Özlü, “Virüsü taşıyıp bulaştıran sayısı, pozitif vaka sayısından fazla” dedi.

İhraç öncesi rapor dikkate alındı, astsubay emeklilik hakkı kazandı

Ankara’da bir mahkeme, ‘FETÖ’ gerekçesiyle ihraç edilen bir astsubayın ‘malul’lük raporunun ihraç öncesinde alınması nedeniyle emeklilik hakkı kazandığına karar verdi.

Koç Holding CEO’su: 35 bin ofis çalışanına uzaktan çalışma kalıcı hale geliyor

Koç Holding CEO’su Levent Çakıroğlu, ofis çalışanları için uzaktan çalışmanın kalıcı hale getirileceğini söyledi.

Kabadayıların oyununda bir başka kabadayı: Arda Turan 
CHP’yi eleştirip mi saklasak, yoksa eleştirmeden mi saklasak? (2)

DİKEN’İ TAKİP EDİN

Osman Kavala 1183 gündür tutuklu

AGORA

Nasıl olur da Türklüğü kabul etmezler? Belki Türk değillerdir!

Murat Sevinç

Ya lidersindir ya değilsindir

Mehmet Aksel

1921 Anayasası’nın 100’üncü yılı kutlu olsun

Murat Sevinç

GÜNÜN 11’İ

Mehmet Demirkol: En dikkat çeken oyuncu kesinlikle Szalai idi

Orhan Bursalı: Yargıç iradesi yerine Saray iradesi geçti

Zeynep Gürcanlı: Ankara’nın yakınlaşma çabalarının Batı gözünde bedeli olacağı açık

İsmail Saymaz: Bakanlığın süreci kötü yönetmesinden kaynaklı kimi sağlık çalışanı aşı olmadı

Murat Muratoğlu: Hanginiz aldı benim yükseltilmiş hayat kalitemi?

Ahmet Taşgetiren: Yüzde 49.9’u rahatsız ediyor olması önemli değil mi?

Burhanettin Duran: Amerikalı siyasetçiler uyumlu otoriter rejimlerle anlaşmada mahirdir

Ayça Söylemez: Keyfe keder kesilen cezalarla pandeminin faturası da ‘sokaktaki insana’ çıkarılmasın

Sevilay Yılman: Bu millet cepleri sağlamlar maskesiz, mesafesiz dağ otellerinde alem yapsın diye mi özveride bulunuyor?

Hande Fırat: Erdoğan, partisini güvenli bir limana yanaştırıp AK Parti’de sade üye olur mu?

Abdulkadir Selvi: ‘En beğendiğiniz siyasetçi’ anketinde Erdoğan açık ara önde, onu Demirtaş takip ediyor

Çevrimiçi, yerçekimsiz Gogol

İstanbul Havalimanı’nda bir dakika sanat…

Üç ‘Rebecca’

Şakir Eczacıbaşı’nın fotoğraf sergisinden 10 ‘seçilmiş an’

Bilinmeyen bir cisim yaklaşıyor!

Yeni sümbül türü keşfedildi: Muğla sümbülü

Karikatürist Erdil Yaşaroğlu: Derdimiz sadece ticari sitelerle

455 senelik pub, ‘corona’ya yenik düştü: Kalıcı olarak kapanacak

Muş’un Varto ilçesinde termal su bulundu

  • VİTRİN
  • AKTÜEL
  • ANALİZ
  • DÜNYA
  • MEDYA
  • KEYİF
  • AGORA
  • SANAT
  • GÜNÜN ESERİ
  • AGORA
  • DİKEN’E TAKILANLAR
  • BİRİNCİ SAYFALAR
  • GÜNÜN 11’i
  • AKŞAM POSTASI
  • BU GAZETE…
  • DİKEN 5 YAŞINDA
  • KÜNYE
  • İLETİŞİM
  • Email
  • Facebook
  • Google+
  • Pinterest
  • RSS
  • Twitter
  • Vimeo
  • YouTube

"Genç gazeteci arkadaşlarıma! Bu meslek yorucu bir meslektir. Ama, insan büyük bir zevkle çalışır. Kalemine daima efendi kal, uşak olmamaya gayret et. Mecbur kalırsan kır, sakın satma." Sedat Simavi