BURAK KILIÇ
Fenerbahçe sezonun açılışını şanına yaraşır bir şekilde yaptı. Huzur ve sükûnette tat bulmayan sarı-lacivertli camia Göztepe maçı öncesi pür dikkat Giuliano pazarlıklarına odaklanmıştı.
Maç saatine bir saat kala belli olan transferle rahat bir nefes alan camiaya sürpriz Aykut Kocaman’dan geldi. Tam her şey yoluna girdi denirken ta taaam! Merkez ikili Topal-Josef.
Son iki sezonun en çok eleştirilen, net şekilde teşhisi bulunan sorunu; merkez üretkenliği konusunda Kocaman korkusuz davranamadı.
Kadronun oturmaması, beklenen uyum için zaman olması, alternatif oyuncuların güven vermemesi bahane olarak sayılabilir fakat çözüme giden bir adım olarak görülemez. Mehmet Ekici’nin yokluğunda o mevkide pek çok isim tercih edilebilirdi, risk alınabilirdi ama alınmadı.
Pasla baskı oluşturulabilirdi
Kocaman’ın aklında güçlü bir iskelet var. Tandem, ön libero, forvet arkası ve ileri uçta, mücadele ve hamle özellikleri bulunan oyuncularla ilk topa hakim olmayı istiyor hoca. Ama bu arzunun en temelinde bulunması gereken stoper ikilisinden Neustadter’in o pozisyonun oyuncusu olmaması zaten yapıyı kökünden sarsıyor.
Bu güvensiz inşayı Topal ve Josef’le sübvanse etmek yerine radikal bir fikir tercih edilebilirdi. Pas akışıyla psikolojik baskı oluşturulabilir ve mücadele dirayetini alta seviyeye çekerek tempo ve teknik kozu kullanılabilirdi.
Takımın bir yerindeki kopukluk birçok bölgeyi etkileyebiliyor. 30’uncu dakika itibariyle Fenerbahçe’nin sol kanadı tek adama mahkum kaldı. Oyundaki tıkanıklığı çözmek için topu kovalayan Valbuena’nın yarattığı boşluk İsmail’in kaldırabileceği bir yük değil. Kağıt üzerindeki en üretken ikili olması beklenecek İsmail-Valbuena’dan bu anlamda hiç verim alınamadı.
Geri çevrilen üç puan
Fenerbahçe, Göztepe’nin en güçsüz yanı olan sağ kanadını hiç değerlendirmek istemedi ya da beceremedi. Jahovic-Sabri hattında pas akışı yaratabilecek bir orta saha kayması, üçgen yapıyla skor adına yeterli olabilirdi.
Örneğin; sol bekten oyun kurulduğunda merkez orta sahalardan birinin pas özelliği bulunması halinde çizgi oyununa birçok alternatif üretilebilir rakip geometri bozulabilirdi.
Göztepe’nin toplama hücum hattı ise hâlâ takım olmaktan uzak. Maçın belli bölümlerinde kendini gösteren Gouffran, yalnızca gücüyle varlığını sürdüren Ghilas ve takım arkadaşlarını organize etmeye çabalayan bir Scarione, alınan puanda Volkan Demirel’e şükredebilir.
Öte yandan Castro’nun maçın adamı olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Sezon başında adı bir dönem Fenerbahçe’yle anılan Portekizli, takımının gizli maestrosuydu. Topun olduğu her yere gölgesini bıraktı.
Kocaman bazen delirmeli
Transferlerin eklenmesiyle daha farklı bir Fenerbahçe izleyeceğimiz kesin. Özellikle Van Persie’nin yarattığı 11’e 10’luk etki ortadan kalkacaktır. Giuliano ve Soldado’nun takıma katılması sonrası takviye edilmesi planlanan ilk mevki tandem. Son isim için ise sürpriz aranıyor. Elzem olan sol bek olsa da öncelik belli ki hücum hattında olacak.
Takıma katılacak isimlerin ve sakatların iyileşmesi sonrası Aykut Kocaman’ın tercihleri üzerine daha net sözler söylenebilecek. Şu an için Fenerbahçe’de en büyük sorun bireysel performans dipleri. Volkan, Hasan Ali ve Van Persie’nin form durumu yaşanan puan kaybının başlıca nedeni.
Ama geriye kalan bölümü cesarete ayırmak lazım. Aykut Kocaman’ın bazen delirmesi gerekir. Bu kadar kontrol, mantıklı planların yapılmadığı bu lig için manasız olabiliyor. Fenerbahçe, Göztepe gibi deplasmanlarda en çok bu yoldan çıkmaları arıyor.
Not: Tunca’yı çok özledik.