Eski cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün basın danışmanlığı yapan Ahmet Sever’in kaleme aldığı ‘Abdullah Gül’le 12 Yıl‘ kitabının yayınlanmasının ardından başlayan tartışamalara Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın başbakanlık yaptığı dönemde bir süre basın danışmanlığı yapan Hürriyet gazetesi yazarı Akif Beki de katıldı.
Ahmet Sever’in kitabında ‘Tayyip Erdoğan’ın kararsız, zayıf iradeli; Abdullah Gül’ün ise dimdik ve dirayet sahibi‘ olarak tasvir edildiğini söyleyen Beki, Sever’in kendisine yönelik ‘akreditasyon‘ eleştirilerine de yanıt verdi.
Hürriyet gazetesindeki bugünkü köşesini ‘Abdullah Gül’le 12 Yıl‘ kitabına ayrılan Beki, kitabın ana fikrinin, “Abdullah Gül, Tayyip Erdoğan’ın iyi huylu, güzel ahlaklı, dürüstlük timsali olan tarafı. Eksikliklerinin tamamlayıcısı… Fakat her nasılsa keramet Erdoğan’daymış gibi gelişti olaylar. Gül’ün erdemleri hasbelkader ona mal edildi. Nitekim Gül sahneden çekilince çıplak gerçek de ortaya çıktı” olarak tanımlıyor.
‘Kitap, Gül’ün kuyruk acılarının toplamı’
Kitapta, Abdullah Gül’ün ‘kıymeti yokluğunda anlaşılmış bahtsız bir siyasetçi‘ olarak tasvir edildiğini söyleyen Beki yazısını şöyle sürdürüyor: “Ahmet Sever de yenmiş hakkını Gül’e iade görevine soyunuyor. Kitap için, Gül’ün kuyruk acılarının toplamı da diyebilirsiniz yani.”
“AK Parti’nin övgüye değer ne kadar icraatı varsa Abdullah Gül’e borçluyuz. Ne kadar yerilecek işi varsa sorumlusu Tayyip Erdoğan. Gül en birinci reformcu, en süper vizyoner, en şampiyon özgürlükçü, en faziletli demokrat, hep en en en… Erdoğan ise hep onun yancısı. Ne biliyorsak tersi yani” diyen Beki, Gül’ün Erdoğan’ın aksine ‘daha toparlayıcı’ bir siyasetçi olarak betimlenmesinden duyduğu rahatsızlığı dile getiriyor.
‘Teknoloji bu kadar gelişmediği için…’
Sever’in kitabında yer alan ‘Abdullah Gül’ün, Ahmet Şık ve Nedim Şener’in tutuklanmasının ardından Zaman gazetesine verdiği mülakatta sözlerinin çarpıtıldığı‘ açıklamasını da eleştiren Beki’nin kinayelerle dolu yazısı “Meğer gazeteci tutuklamaları karşısında ‘Umarım hiçbir gazeteci mesleğini başka amaç için kullanmaz’ falan dememiş Gül. Sözleri çarpıtılmış. Fakat o günün iletişim teknolojisi bu kadar gelişmediği için düzeltme imkânı bulamamışlar. Biz ancak şimdi öğrenebiliyoruz bunu” ifadeleriyle devam etti.
‘Kaybedecek bir şeyi kalmayınca cesaret geliyor’
Beki yazısının ikinci bölümüneyse, bazı gazetecilerin başbakanlık akreditasyonlarını iptal ettiği için ‘ters düştükleri‘ Sever’i eleştirdi.
Başbakanlık basın danışmanı olduğu dönemde gazetecilere getirdiği akreditasyon uygulamasıyla ilgili olarak, “Ahmet Sever ne o zaman ne sonrasında hiçbir gün benle bu tonda, bu mertlikte, bu toklukta konuşmadı, bu bir. Kaybedecek şeyi kalmayınca cesaret geliyor demek ki insana” diyen Beki, Sever’le aralarında böyle bir diyalog geçmediğini de yazdı.
Ahmet Sever’in kendisinden intikam aldığını söyleyen Beki, bunun nedeniniyse Gül’ün görev süresi bittikten sonra kaleme aldığı ‘Cumhurbaşkanlığı uçağında biten bir 28 Şubat‘ başlıklı yazısının rövanşını almak olarak gösterdi.
Beki yazısını şu ifadelerle sonlandırıyor: “İki satırlık eleştiri karaladığı için Sayın Gül’ün engin hoşgörüsüne toslayan gazetecilere bizzat aracılık etmişliğim vardır. Uzakta aramayın, bir örneği de benim. Sadece ben çizik yemekle kalmadım, karımın işiyle bile uğraşıldı. 28 Şubat hoyratlığında dahi bu raddeye vardırmamışlardı akreditasyon işini. Yine de kişiselleştirmedim. ‘Birlikte şunu yaptık, buraya gittik, benden şunu istedi, bunu söyledi’ diye ifşaatta bulunmadım. Ağzımı açıp tek kelime dedikodusunu etmedim. Yetmedi demek… Ben yine de bu kadarla yetiniyorum.”