MÜJDE YAZICI ERGİN
mujdeyazici@diken.com.tr
sanat@diken.com.tr
Borusan Müzik Evi bu yıl 10’uncu yılını kutlarken Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası’nın onursal şefi Gürer Aykal ile birlikteliğinin 20’inci yılı şerefine geçen hafta özel bir konser düzenlendi. Sponsorların kültür sanat dünyasına olan katkılarının daha da önem taşıdığı günümüzde Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası, Borusan Quartet ve Borusan Müzik Evi Müdürü Aydın Dorsay ile görüştük. Beyoğlu’nda Müzik Evi olmayı, Borusan Müzik Evi’nde açılan sergi ve düzenlenen konserlerin kriterlerini, şu ana dek yaptıkları diğer sanat işlerini konuştuk.
Borusan Müzik Evi, 2010 yılından bu yana İstanbul kültür sanat hayatına değerli konserler, sergiler kattı. Borusan Müzik Evi’nin yola çıkış hikâyesi nasıl başlamıştı?
Borusan Müzik Evi, Borusan Sanat’ın etkinliklerini daha geniş bir skalaya yaymak ve hem sanatçılar hem de sanatseverlere farklı bir deneyim sunmak amacıyla, İstanbul’un kültür ve sanat yaşamının merkezi olan Beyoğlu’ndaki İstiklal Caddesi üzerinde bulunan binada etkinliklerine başladı. Çok amaçlı bir mekânda görsel, işitsel sanatların farklı dallarında performanslara ve sergilere yer vermek için açıldı.
Beyoğlu İstiklal Caddesi üzerinde 10 yıldır şehrin kültür hayatına katkıda bulunuyorsunuz. Beyoğlu’nun son dönem değişen yüzü sizi nasıl etkiledi? Beyoğlu’nda bir sanat mekânı olmak üzerine neler söylersiniz?
10 yıl içerisinde yaşanan değişimin olumlu ve olumsuz etkilerini dönem dönem biz de yaşadık. Değişimlerin her zaman bizlere kendimizi yenilememizi, gözden geçirmemizi hatırlattığını düşünürüm. İstiklal Caddesi’nde yapılan yol çalışmaları bizleri en çok etkileyen unsurlardan biridir.
Sonuçta ana kapımız ve cephemizin baktığı İstiklal Caddesi’nde insanların rahatça yürüyebilmeleri, mekâna ulaşmaları ve mekândan içeri girdikten sonra en azından belli bir süre, dertlerinden tasalarından uzaklaşıp sanat ile zaman geçirmelerini sağlayabildiğimiz sürece kendimizi başarılı sayabiliriz. Tabii ki etrafımızdaki birçok mekânın değişmesi gelen izleyici/dinleyici kitlesinin bölgede daha çok zaman geçirmesini engelliyor.
Borusan Müzik Evi’nde sadece müzik etkinliklerine değil diğer sanat dallarına da yer verdiniz. Küratöryel sergilere de ev sahipliği yaptınız. Bu sergilerde belirleyici olan unsurlar nelerdi?
Borusan Müzik Evi’nde yapılan, sergilenen her işin özgün olması, ilk defa deneniyor veya yeni olması önemli bir unsurdur. Bunun dışında, tabii ki binanın fiziki ve teknik özelliklerine uygun olması ve finansal açıdan da günün koşullarında dengeyi bozmaması gerekir.
Buradaki sergilerden sizi en etkileyen hangisi oldu?
Burada yapılan her bir sergi kendi alanında özgün işleri sanatseverlere sunmuştur. Richard Castelli küratörlüğündeki ‘Madde-Işık I’ ve ‘Madde-Işık II’, Susanne Egeran küratörlüğündeki ‘Kozmik Latte’, Marketta Haila’nın küratörlüğündeki ‘Tidelines’, Mercan Dede ve Carlito Dalceggio’nun ‘Revolution Revelation’ sergilerini sayabiliriz.
Ve Borusan Müzik Evi’nde sizi kişisel olarak en aklınızda kalan konser hangisiydi?
Birden çok konser var aslında ama Nova Muzak serilerinde yaptığımız Phurpa, Earth konserleri; Slagwerkden hag & sanena, Minimal Dream House, The Liz konserlerini sayabiliriz.
2014 yılında Borusan Müzik Evi, Borusan Sanat’ın merkezine dönüştü. Kod Müzik’le işbirliği içinde Nova Muzak Serisi ve Berlin kökenli sanat kurumu RadialSystem V ile New Sounds of Berlin and Istanbul ve XJAZZ Istanbul etkinliklerini yaptınız. Bu etkinliklerden bahseder misiniz? Nasıl geri dönüşler aldınız?
Borusan Müzik Evi’nin programını yaparken danıştığımız kişiler/kurumlar, örnek aldığımız mekânlar var. Ulusal ve uluslararası ortak projeler sayesinde mekânın, Türkiye’nin ve İstanbul’un tanıtımına katkıda bulunmuş oluyoruz.
İzleyicilerden gelen olumlu/olumsuz geri bildirimler ileride yapacağımız projelerin seçiminde, mekânın teknik ve fiziki yapısına yapılacak gerekli değişiklere karar vermekte yardımcı oluyor. Nova Muzak, Borusan Müzik Evi ile özdeşleşmiş bir konser serisi oldu. Kendi izleyici kitlesini zaman içerisinde oluşturdu. New Sounds of Berlin ve İstanbul projelerinde hem yerli hem yabancı sanatçıları, Berlinli ve İstanbullu dinleyici/izleyicilere ulaşmalarını sağladık. Bu projeler zamanla kendi içerisinde yeni projelerinde doğmasına neden oldu.
Buraya gelen yabancı sanatçıların izlenim veya yorumları ne oluyor?
Özel bir kuruluş olmamız ve Kocabıyık ailesinin sanata yaptıkları katkıları öğrendiklerinde (BİFO, Borusan Quartet, Müzik Evi, müzik bursları, Borusan Contemporary) şaşkınlıklarını gizleyemiyorlar.
Dünyadaki örneklerine de bakıldığında çok sayıda sponsorlu ve/veya özel kuruluşların desteklediği sanat kurumlarına rastlıyoruz.
Kocabıyık ailesinin ve buna bağlı olarak Borusan şirketler grubunun sanata yaptığı katkıların Türkiye’nin dünyaya tanıtılmasında çok önemli bir rol oynadığı aşikâr. Ayrıca, Borusan Kocabıyık Vakfı, birçok genç müzisyene eğitimlerini tamamlamaları ve kendilerini geliştirmede de destek oluyor.
Bu yıl ayrıca Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası’nın 20’inci yılı ve orkestranın onursal şefi Gürer Aykal ile birlikteliğinin 20’inci yılı şerefine bir konser düzenlendi. Bu konserle ilgili duygularınız neler?
BİFO’nun 20 yılı geride bırakması, 20 yıldır İstanbul’da her sezon konuk sanatçılarla konserlerine devam etmesi, hatırı sayılır bir izleyici kitlesi yakalamasında çok etkili oldu. BİFO’nun bu konseri, bizim için çok anlamlı ve aynı zamanda gurur ve mutluluk verici.