NEVŞİN MENGÜ
@nevsinmengu
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, hafta sonu televizyon, gazete ve ajans yöneticilerini Dolmabahçe’ye çağırdı. Çağırılanlar arasında FOX TV Genel Yayın Yönetmeni Doğan Şentürk de vardı. Erdoğan’ın bu hamlesi sevinçle karşılandı. Cumhurbaşkanının tarafsızlığına vurgu yapıldı.
Türkiye, ‘Barış Pınarı Harekatı’na meşruiyet sağlamak için tabiri caizse tam güçle bastırıyor. Türkiye içinden ise en ufak bir sorgulamaya tahammül yok.
Hani bazen, “Batı bizden daha mı iyi, orada da demokrasi çok mu iyi” deriz ya. Fark basit olarak şu aslında: Her sistem aksar, demokrasilerde sistemin aksadığını söylemek serbesttir. Sistemin aksadığını söylemek sorunların doğru teşhis edilmesine yardım eder. Sorunu teşhis etmek ise çözmenin yarısıdır. Otokrasilerde yanlışa yanlış diyemezsin. Yanlış bulduğun karşısında susmak da yetmez, yanlış olduğunu düşündüğün şeyi alkışlamazsan başın derde girer.
İç savaşın başında İngiltere’nin Suriye’ye asker gönderme kararı Londra’da kitlesel bir gösteriyle protesto edilmişti. Türkiye’de değil sokağa çıkmak tweet bile atmak aslında yasak.
Alkış korosu, ‘Barış Pınarı Harekatı’nı alkışlıyor. Numan Kurtulmuş, her ne kadar, operasyonun başladığını, “Savaşa giriyoruz” diye müjdelemiş olsa da resmi söylem savaşın yerini operasyonla değiştirdi.
Gelinen noktada, Suriye’nin kuzeyinde haritanın netleştiği görülüyor. Amerikan desteğini kaybeden Kürtlerin rejimle anlaşması sonucu Suriye ordusu Kamışlı ve Menbiç’e giriyor.
Türkiye de şimdilik istediğini almış, bir tür ‘güvenli bölge’ oluşturacak hattın içine girmiş görünüyor. Rusya’nın tepeden muhtemel koordinasyonuyla Suriye ordusu ile Türkiye arasında bir çatışma ise şu anda uzak ihtimal.
Yazının başına dönelim. Erdoğan hafta sonu genel yayın yönetmenlerine yaptığı konuşmada şöyle dedi: “Biz şu anda Suriye’de niye varız? Rejim, teröriste karşı ayakta duramıyor. Duramadığı için biz de Adana Mutabakatı ile ne yaptık? Suriye’ye girdik. Suriye’ye giriş sebebimiz bu. Bizim böyle bir lüksümüz yok ama bu tacizlerden, bu teröristlerin saldırılarından artık gına geldi ve bunu yapmak durumunda kaldık.”
Satır aralarında “Suriye devleti şu anda teröre karşı güçsüz” dendiğini görüyoruz. Ne var ki Suriye devleti teröre karşı ayağa kalktığında, beli doğrulttuğunda ne olacak? “Rusya’nın da talebiyle, belli bir süre sonra, Suriye devleti kendi ayakları üzerinde durur hale geldi, biz de bu operasyonu Suriye’nin toprak bütünlüğünü sağlamak için yapmıştık, bölgeyi Esad’a teslim ediyoruz” denmesi sürpriz olmayabilir.
Muhtemelen, böyle bir hamleden önce Erdoğan, Türk müteahhitlerin bölgede kamu destekli 200 metrekarelik evleri tamamlamasını isteyecektir. Malum büyüme rakamları için kamu harcamasında başka çare görünmüyor.
Bölgeden ABD de çekildiğine göre, Rusya koordinasyonunda Suriye’nin Esad önderliğinde yeniden inşasından başka bir alternatif ufukta görünmüyor. Dolayısıyla bu tür bir el sıkışma sürpriz olmayacaktır.