Uluslararası haber ajansı Bloomberg’deki yazıda, Avrupa Birliği’nin (AB) 2015’teki sığınmacı krizinden ders çıkarıp gerekli reformları yapmadığı için şu anda zor duruma düştüğü belirtilerek sığınmacı krizinin popülist liderlerin işine yarayacağı savunuldu.
Suriye’nin İdlib bölgesinde Türk Silahlı Kuvvetleri’ne (TSK) 27 Şubat’ta yapılan hava saldırısı sonucu 34 asker hayatını kaybetmişti. Saldırının ardından Türkiye’nin sığınmacı ve göçmenlerin kara ya da deniz yoluyla Avrupa’ya geçişini durdurmama kararı aldığı bildirilmişti. O günden itibaren binlerce sığınmacı sahillere ve Edirne’deki sınır kapılarına akın etmişti.
Bloomberg’ün yazısında sığınmacı akınının 2015’teki sığınmacı krizi gibi bir felakete dönüşüp dönüşmeyeceğini söylemek için henüz erken olduğu, fakat AB’nin son beş sene içinde sığınmacı sisteminde reform yapmadığı için Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan gibi ‘kötücül otokratların şantajına maruz kaldığı’ savunuldu.
‘Türkiye giderek jeopolitik tehdide dönüşüyor’
NATO üyesi ve AB üyeliği sürecindeki bir ülke olmasına rağmen Türkiye’nin ‘Batı için giderek jeopolitik bir tehdite dönüştüğü’ öne sürülen, sığınmacıların geçişine izin vererek AB üzerinde baskı yaratmaya çalışan Türkiye’nin, 2016’da AB’yle para yardımı karşılığı sığınmacıların geçişini durdurmaya ilişkin anlaşmasını ihlal ettiği belirtildi.
Sığınmacı krizinin yarattığı ikilem, yazıda şöyle değerlendirildi: “Eğer Yunanistan sığınmacılara müdahale konusundaki mevcut pozisyonunu değiştirmezse, birçok kişi Türk-Yunan sınırı arasında sıkışıp kalacak, hastalık ve ölümler yaşanacak. AB böyle bir insani krize izin verebilecek durumda değil, zira üstün tuttuğu değerlerinden vazgeçerse, tüm anlamını yitirir. Öte yandan, AB sığınmacıların girişine izin verirse bu daha büyük sorunlara yol açar. Sınır kapılarının açıldığı duyulur duyulmaz, yalnızca Suriye’den değil Afrika, Afganistan ve diğer birçok ülkeden akın akın insan gelecek.”
‘Sığınmacı krizi popülist liderlere yarar’
Böyle bir sığınmacı akınının ve söz konusu ikilemin ‘AB’ye şüpheyle yaklaşan ve yabancı düşmanı popülist liderlerin işine yarayacağı’ ifade edilen yazıda, yeni bir sığınmacı krizinin, birçok ülkedeki popülist liderin ‘alenen AB’nin altını oymasını kolaylaştıracağı’ uyarısı yapıldı.
AB’nin 2015’teki sığınmacı krizinde de bu ikilem arasında kalmasına rağmen, yaşadıklarından ders çıkarmayı başaramadığı ifade edilirken, AB’nin mevcut durumda izlemesi gereken yol şöyle anlatıldı: “AB, ‘düzensiz sığınmacılığın’ Avrupa’ya geçmek isteyenlerin çıktığı tehlikeli yolculuğa değmeyeceğine dair bir ikazda bulunmalı. Fakat aynı zamanda da nitelikli sığınmacılara çalışma izni ve vize verebileceğine dair yasal bir yol teklif etmeli.”
‘Kendi sınırlarını denetleyemeyen bir birlik nihayetinde çöker’
‘Sığınmacı sisteminde reform yapma konusunda atıl kalmasının AB’yi savaş, kıtlık ve Erdoğan gibi kontrol edemeyeceği figürlerin merhametine bıraktığı’na dikkat çekilen yazıda şu ifadeler yer aldı: “Kendi sınırlarını denetleyemeyen ve üye ülkeler arasında uyum sağlayamayan bir birliğin güvenilirliği kalmayacağı için nihayetinde çökecektir. Eğer AB böyle bir sondan kaçınmak istiyorsa, bir an evvel işe koyulması gerek.”