ERAY ÖZER
Galatasaray’da onyüzmilyonuncu Fatih Terim dönemi başladı. Vatana millete hayırlı olsun.
Gelin, lafı hiç uzatmadan Terim’in, herkesin “Kabul etmez yahu” dediği bir dönemde neden Galatasaray’dan gelen teklifi -hem de kulüp açıklamasından bile önce atılan ‘Nerede kalmıştık’ gibi heveskar bir tweet’le- bekletmeden kabul ettiğine madde madde bakalım.
– Terim bize kızgın. Hepimize. Milli Takım’dan ayrılırken trilyonluk tazminatını almaktan geri durmayınca eleştirmiştik kendisini. “Yahu bizim vergilerimizle ödeniyor o para” demiştik. O ise “Tamam yahu, almıyorum milletin cebinden çıkan parayı” demek şöyle dursun, federasyona dava açmıştı. Şimdi geri döndüğü gibi çoğu gazetede ilk çıkan haber ‘Terim, Galatasaray’la kulübün bu zor gününde para konuşmayı reddetti’ şeklinde. İkinci haber ise bilin bakalım ne? Tabii ki, federasyona açtığı davayı geri çekmesi. Yani Terim açısından, yüce gönüllü ve bonkör ve paraya asla ve kata değer vermeyen bir insan olduğunu kanıtlamak için bundan daha iyi bir fırsat olamazdı. Hoca durur mu…
– Ortada bir kebapçı sorunu var. Damatların hamburgercisine dumanıyla taş koyan kebapçı basılmış, dayaklar yenmiş, dayaklar atılmıştı. Kebapçı Selahattin Aydoğdu’yu ulusal kahraman ilan edenler olmuştu. Heykelini dikmeye kalkanlar… Şimdi çanlar Selahattin Bey için çalıyor. Memleketi terk etse yeridir. Güç Terim’le artık. Benim tanıdığım Fatih Hoca o meseleyi unutmamış, doğru günü beklemiştir. Eh, o gün de geldi.
– Peki ya Arda? Terim’in überotoriter yönetim biçimine en ufak bir başkaldırı girişimi Milli Takım’dan aforoz edilmesiyle sonlanmış, fakat araya Ankara dolaylarından hatırlı ‘abiler’ girince Ardacık affedilmişti. Lakin afacan evladımız uçakta babası yaşındaki gazeteciye saldırınca Milli Takım’ı bırakma kararı almıştı. Ne olduysa olmuş, Terim Milli Takım’ı bırakınca bu kararından vazgeçmişti. Yazarken yoruldum, Brezilya dizisi gibi vallahi. Bu arada da eteklerdeki taşlar ortaya serilmişti tabii. Terim’in alınacak bir intikamı daha var. Arda nedamet getirmeli, getirmese bile hoca getirmiş gibi bir üstünlüğü elde etmeli. Arda evladımızın Galatasaray’a dönmek gibi bir düşüncesi vardıysa da, maalesef o düşünceyi bir süreliğine en üst rafa kaldırmalı.
– Galatasaray’da başkan Dursun Özbek yıldırım kongre kararı aldı. Muhalefet dağınık halde olduğundan bu kararın aslında ustaca bir taktik olduğu yorumlandı. Aday isimlerin bir araya gelmeye razı olması, kimin hangi ortak paydada buluşacağına karar verilmesi için çok az bir süre var. Hal böyle olunca Özbek’in karşısına bir çatı aday çıkarılması gündeme geldi. Kulübü mayıs ayında daha sağlıklı bir seçime taşıyacak bir aday… Duygun Yarsuvat, Selahattin Beyazıt isimleri konuşuldu. Mayıs’ta ise Ünal Aysal ismi üzerinde anlaşılması muhtemel görünüyordu. Terim’in kanlı bıçaklı olduğu Ünal Aysal. Fakat Fatih Hoca’nın kulübün başına gelmesiyle tüm bu seçenekler rafa kalktı. Dursun Özbek koltuğa kendisini japon yapıştırıcısıyla yapıştırmış oldu. Onu artık oradan bir süre daha kimse ayıramaz. E tabii, Fatih Hoca da Ünal Aysal’a bir bacak arası yapmanın keyfini sürüyor.
– Şimdi sezon sonunda Galatasaray şampiyon olursa hepimiz “Vay be, adam geldi takımı şampiyon yaptı” diyeceğiz değil mi? Takım geçen haftaya kadar liderdi yahu! Lider! Benim tanıdığım Terim Galatasaray çok değil, beş puan daha geride olsa oturur, bir düşünürdü. Ama belli ki, kadroyu gözü kesiyor, birkaç dokunuşla takımı sezon başındaki o akıl almaz performansına kavuşturabileceğine inanıyor. Sanki küme düşmekten almış da şampiyon yapmış gibi bir algının ekmeğini yeme fırsatı önünde dururken Terim neden geri dursun?
– Ezcümle hocanın bir PR/iletişim çalışmasına ihtiyacı var. Kebapçı basma, çalışmadan milyonluk tazminat alma gibi mevzular ismini çok yıprattı. Şimdi kötü gününde Galatasaray’ın yanında olması onun bu yıpranan imajını yeniden parlatacaktır. Medyada Terim’den çok Terimciler, bugünden tezi yok bu imajın yeniden tesisi için elinden geleni yapacaktır. Ha başarılı olur mu, derseniz, son birkaç Galatasaray macerası hüsranla bitti ama bu kez durum biraz farklı. Kesenin ağzını açmış, Riva’dan gelen paralarla borçları kapatıp sonra yeniden borçlanmaya başlamış bir yönetim var. Üç-beş de hoca için harcayacaklar, devre arasında hocanın istekleri doğrultusunda transfere girişecekler belli ki. Durum böyleyken neden olmasın diyesi geliyor insanın. Yukarıda söyledik, takım zaten ikinci sırada.
– Filler tepişir, çimenlere de ezilmemeye çalışarak izlemek düşer. Şimdi kebapçı meselesini, Arda meselesini, paragöz yerine konma meselesini nasıl yüzümüze yüzümüze çarpacak izleme zamanı. Sakin olun, gerilmeyin, hoca zamanında çok üzüldü, şimdi hepimizi biraz haşlayacak, koltuğunuza yaslanıp kaderinize razı olun. Unutmayın: Biz bunu hak ettik!