Cumhurbaşkanı’nın ”medyamız en modern altyapıya sahip ama bizim sesimizi ve nefesimizi yansıtmıyor” sözleri, Bekir Coşkun’un ölüm haberinin tam üstüne geldi. Tabutuna bırakılmış Sözcü gazetesine bakıp ”sürgündü” diye iç geçirdim.
Hayır, memleketinden ayrı ölmedi. Daha doğrusu, her şey yapıldı da o gitmedi. O günü hatırladım. 2007’de Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanlığı’na çıkışının ardından Hürriyet’te “O benim cumhurbaşkanım olmayacak…” başlıklı yazısını yazmış, Erdoğan çok kızmıştı. ‘Önce vatandaşlıktan çıkması lazım’ demiş ve ‘çek git’ kampanyasını başlatmıştı. Devamını Bekir Ağabey şöyle anlatıyordu:
”Dinci medyada ağır hakaretler… Benim ve eşim Andree’nin boy boy fotoğraflarını yayımlıyorlardı. Evimizin adresi-yeri verilerek hedef gösteriliyorduk. Hemen peşinden bilgisayarıma gelen maillerde ‘Cuma günü akşam ezanına kadar ölmüş olacaksınız’ diyenlerden, kafamın kesileceğine kadar akıl almaz tehditler vardı…”