Şunu kabul edelim. Ne Türkiye’nin AB üyesi olmaya niyeti var ne AB’nin Türkiye’yi almaya. O nedenle bu oyunu sürdürmenin gereği yok. Fazla uzadı. Çoktan bitmeliydi. AB üyesi olmadan, Gümrük Birliği’ne (GB) üye olan; yani kararların alındığı masada olmadan, alınan kararlara uymak zorunda kalan Türkiye, GB’yi tartışmaya açmakta da gecikti.
Türkiye’yi üye yapmadan, GB sayesinde, Türkiye’nin iç pazarı, gümrük rejimi, dış ticareti üzerinde nüfuz kuran AB, Türkiye’yi tam üyelik vaadiyle bekleme odasında tutuyor. Bu sayede alabileceği tüm ödünleri alıyor. AP’nin kararı, iktidar “yok hükmünde” dese de, kaçınılmaz olarak, ikili ilişkilere, Türkiye’nin vize serbestisi yönündeki beklentisine, GB’nin güncellenmesi ve Türkiye aleyhindeki hükümlerin ayıklanmasını içeren talebine yansıyacak.