Erdoğan Türkiyesi’nde bilmemek mutluluktur. Ne kadar az bilirseniz kafanız o kadar “rahat” olur.
İşin vahim yanı şu: Erdoğan’ı… Yaptıklarını… Yapacaklarını… Hatta “kim olduğunu” unutabiliriz. Ama her gün, bize “onu hatırlatacak” biri / birileri çıkıyor karşımıza.
Elbette unutmuyorlar. Elbette dün dediklerini daha dün gibi hatırlıyorlar.
Ama cehalete güveniyorlar. Kitlelerin, ne kadar az bilir / öğrenir / soru sorarsa o kadar kolay “yola geleceğini” düşünüyorlar.
Diktatörlüğün en beğendiğim tarifi şudur: “Diktatörlük bir kişinin milyonlarca insana hükmetmesi değildir. Milyonlarca kişinin tek bir kişiye boyun eğmesidir.”
İşte bu, ancak cahillerle mümkün. Ve elbette, cahil olmadığı halde üç kuruşluk çıkarı için susan iş insanları / akademisyenler / köşe yazarları / sanatçılar ile…