Beni 563 yıl önceki Osmanlı padişahı Fatih Sultan Mehmet değil, ondan 563 yıl sonraki bir başka fatih, Fatih Sultan Tayyip ilgilendiriyor.
Yenikapı’da deniz doldurularak elde edilmiş ‘mega-meydan’ da kurulan ‘megasahne’ de, o sahneye kurulmuş üç boyutlu ‘mega-ekran’ın önünde kükreyecek, coşacak, coşturacak, dökecek, döktürecek; benim gibi cahillere 563 yıl önce ve 563 yıl sonra fethin anlamını, önemini anlatacak.
563 yıl önceki İslamdaki ‘fetih’ kavramı ile günümüzdeki ‘fetih’ kavramı arasındaki şaşılası anlam bütünlüğünü öğretecek…
Belki bende de bir ‘bozukluk’ vardır. Çünkü her yıl 29 Mayıs’ta İstanbul’un fethini alabildiğine görkemli törenlerle, hele bu yıl ‘mega görkemli’ bir törenle niye kutladığımızı anlamakta zorlanıyorum.
Dünyaya, “Şişşş, bakın bu İstanbul bizim haaaa. 1453’te fethettik ve artık bizim oldu. Hani bilmiyorsanız öğrenin” filan mı demek istiyoruz?
Yoksa kâfir ve kahpe Bizans’tan kurtarıp bir İslam başkenti yarattığımız için bitmeyen ve bitmeyecek bir övünç içinde miyiz?