Kara ünlü MESS uzun, çok uzun süredir işçi sendikalarının baskısından uzak, keyfince, gönlünce, sermayenin “Kâr, daha fazla kâr, olabildiğince çok kâr” duasını ete kemiğe büründürmekteydi. İşçi sınıfından söz edildiğinde “Ay, 70’li yıllardan kalma bu jargon artık sıkmadı mı” diye dudak büken kimi yeni yetme solcuların bana (da) ulaşan mailleri onların ayıbı ve utancı olarak kalsın.
Birleşik Metal İşçileri Sendikası’nın (DİSK-Maden İş’in doğal ardılı olarak okuyun) şamar gibi patlattığı grev, çok kişinin aptes tazelemesine yol açmasını da eleştirmek yerine “İyi ya işte aptes tazelemişler. Ne güzel” iyimserliği ile değerlendirmekten yanayım..
Küreselleşmiş sermaye ile iç içe, kucak kucağa geçmiş sermayedar sınıfların da, vahşi kapitalizmi kalkınma diye yutturmakta ustalaşmış AKP tepelerinin de el ele vermelerinde şaşılacak bir yan yok. Tersi olsa şaşmak gerekirdi. Şimdi top Danıştay’da… Hani yüksek yargının kilit kurumlarından biri olan Danıştay’da…
AKP iktidarının “yargı denetimsiz bir devlet sistemi” yaratmak için saldırısını iyiden iyiye yükselttiği şu günlerde, “Başkanlık sistemi histerisi” kol gezerken “Danıştay siyasal iktidara teslim olmuş mu, olmamış mı” sorusuna Danıştay cevap verecek.
Göreceğiz. Süresi içinde yürütmeyi durdurma kararı verip metal işçilerinin anayasal hakkının ırzına geçilmesine engel olacak mı, olmayacak mı?