SEÇİL TÜRKKAN
secilturkkan@gmail.com/@secilturkkan
Mahkeme heyeti üzerinde delilleri incelemediği iddiasıyla soruşturma baskısı kurulan Soma Davası’nın 17’inci celsesi bugün Manisa Akhisar’da görülmeye başlandı.
Şubat ayında karar duruşmasının görülmesi beklenirken davaya ‘Hayata Dönüş Operasyonu’ hakimlerinden İhsan Sartık’ın Alp Gürkan’ın müdafisi (sanık avukatı) olmasıyla, anayasa değişikliği referandumundan iki gün sonraya ertelenmişti. Bugünkü duruşmada Soma A.Ş eski Yönetim Kurulu Başkanı Alp Gürkan’ın bilirkişi heyeti hakkında, raporda kendisini sorumlu tutan ifadeler nedeniyle suç duyurusunda bulunduğu ortaya çıktı
Son olarak Gürkan’ın savunma heyeti, mahkemeye ‘Ankara’da en üst kademelerde yaptıkları görüşmeler’ sonucu haklarında soruşturma açıldığını aktardı. Avukatlar, “Keser döner sap döner, gün gelir hesap döner” diye tehdit savurmayı da ihmal etmedi.
Davanın aileler için umut verici yönde gitmesini sağlayan mahkeme heyeti ise HSYK’dan söz konusu soruşturmaya dair herhangi bir bilgi alamadı.
Süreci başından beri izleyen Somalı ailelerin avukatlarından Can Atalay son gelişmeler ışığında davayı Diken’e değerlendirdi.
Su içme arası matematiği bozdu
– Heyet üzerinde oluşturulan bu baskı ile mahkemenin referandumdan iki gün sonraya ertelenmesi arasında bir bağlantı var mı?
Var. O sevmediğim sözü söyleyeyim: Zamanlama manidar. Esas olarak son iki duruşmadır biz esas hakkında mütalaayı, yani savcının sanıkların ne kadar ceza alacağına dair görüşünü duymayı bekliyorduk. Savcılık da hazır olduğunu söylemişti. Bir su içme arası verildikten sonra, savcı bey geldi ve usulde hiç yeri olmayan bir şekilde, katılan vekillerin yani bizim beyanlarımıza karşı diyeceklerini demeleri için süre verildi. Böyle bir şey yok, böyle bir şey yapmasına gerek yok.
– Normalde bu olmamalı mı diyorsunuz?
Olmamalı, son derece matematik uygularlar. Usulü budur ama bu matematiğin dışına taşma hevesi çok arttı son aylarda. Mahkeme heyeti duruşma salonu içerisinde tehdit edildi. 15 Temmuz’dan sonra biz Sosyal Haklar Derneği (SHD) olarak Taksim’de bir basın açıklaması yapmıştık, çünkü savunmada ‘Fethullah’ın cinlerine’ kadar bağladı Can Gürkan meseleyi (tutuklu yargılanan Soma Madencilik A.Ş. yönetim kurulu başkanı). Son duruşmada da yöneltilen tehdidi aynen aktarıyorum: ‘Keser döner sap döner, gün gelir hesap döner’ diye mahkeme heyetinin gözünün içine baka baka söylendi. Soruşturma meselesini mahkeme başkanı doğrudan sanık müdafilerine sordu. Dedi ki “Bir soruşturma var mı?” “Var” dediler. “Benle mi ilgili, heyetle mi ilgili?” “Hepinizle ilgili” yanıtını aldı. Ben hayatımda ilk defa görüyorum böyle bir şey.
– Bir hakime soruşturma açıldığını mı?
Hayır, bir hakime soruşturma açıldığını, bir hakimin duruşma salonunda sanık müdafilerinden öğrendiğini. Görebildiğimiz kadarıyla mahkeme HSYK’ya yazı yazıp duruyor, ‘Hakkımızda soruşturma var mı yok mu’ diye. Bu bakımdan durum ağır.
– Cevap vermiyor değil mi Adalet Bakanlığı ya da HSYK?
Hayır. Biz Meclis’e gittik bu yüzden ve dedik ki: Adalet bakanına bir sorsanız, AKP grubuna özellikle. Ve bu zamana kadar bir şey öğrenilemedi.
Sabotaj iddiası yaklaşırken: superpoligon.com
– Mahkeme heyetine soruşturma açıldığına yönelik ilk haber, superpoligon.com isimli bir magazin sitesinde Aralık 2016’da çıktı. Kendilerine sorduğumuzda avukatları aracılığıyle bile olsa iletişim kuramadık ve sorularımıza yanıt vermediler. Kaldı ki künyelerinde yazan adres bile, onlara ait değil. Enteresan durum. Bu bir işaret miydi sizce?
Fetullahçılığın öcü ilan edildiği bu günlerde, onların usulleri bir sabit, bir pivot haline geliyor. Bu korkunç. Manisa başsavcılığına bir şikayet var, Sanık Can Gürkan vekillerinin yaptığı başvuruyla bir soruşturma açıyor başsavcılık. Soruşturma hâlâ gizli. İçeriği biz duruşma salonunda, Gürkan’ın vekillerinin ağzından öğreniyoruz parça parça.
Daha da korkuncu, başsavcılık, duruşma savcısının bir biçimiyle amirleri, mahkeme heyetinin, filanca delili neden değerlendirip değerlendirmediğini sorabilecek hale geliyor. Bunun sürdürülebilir bir yanı yok. Bir delil mahkeme tarafından değerlendirilebilir, hükme esas kabul edilebilir ya da edilmez.
Elektrikler kesildi, pet şişe hasıl oldu
Burada ilk duruşma itibariyle patronlar ve vekilleri önce “Kaynakçılar” dediler. “Çalışma sırasında ortaya kıvılcım çıktı” dediler. Böyle olmadığı çok belli. O çıktı dosyadan artık. Daha sonra bir Kürt işçiyle ilgili birkaç haber çıktı. Sonra “Sabotaj olabilir, ne olduğunun araştırılması lazım” dediler, bilinemezlik bulutu içindeyiz. Sonra bir keşif çalışması yapıldı ki orası 301 işçinin öldüğü maden, mahkeme heyeti ve bizlerin girmesi için hazırlık yapıldı. Bütün aşamaları videoya kaydedilirken, belli yerde elektrik kesiliyor, Allahın bir hikmeti, video kaydı alınamıyor. Tam o sırada, bir pet şişe içerisinde hiç bozulmamış bir materyal bulunuyor. Bir de bir sprey. Bunu erken fark ettik ve heyetin dikkatini çektik. Sonra korktuğumuz başımıza geldi ve tepinmeye başladılar bunun üzerinde. “Sabotaj iddiasını güçlendirir” dediler. Bilirkişiler de Türkiye’nin çeşitli üniversitelerinden, anladığımız kadarıyla alanlarında yetkin kişilerden oluşuyordu. Dediler ki “Bunun olayla alakası yok, olayın nasıl olduğuna ilişkin bir açıklık söz konusu artık.” Yapacaklarını taahhüt ettikleri hiçbir şeyi yapmamış işveren. Havalandırmaya ilişkin çözümleri getirmemişler ayrıca bulunduğu yer o şişenin, olayın başladığı yere oldukça uzak. Bu yüzden değerlendirme dışı bıraktılar. Manisa başsavcılığı ise işte bu delilleri tartışıyor.
Ben üç yıldır bu davayı izliyorum, kaçırdığım duruşma yok ve ben bu olayın nasıl olduğuna ilişkin hiçbir kuşkuya sahip değilim. Daha da önemlisi, bu işçilerin ölümünün neredeyse bilerek, göz göre göre geldiğini ve sadece bir sayı hesabı yaptıklarına eminim. Çünkü Türkiye’de 20 işçi ölse bir yarım gün, 30-40 işçiyi 1 hafta konuşuruz ama 301 işçi onları şaşırtıyor.
– İhsan Sartık, davaya yeni dahil olan Alp Gürkan’ın avukatı. Kendisi ‘Hayata Dönüş’ operasyonlarının mahkeme heyeti içindeymiş. Haklarında o zaman açılan ‘taraflı davranma’ gerekçeli suç duyurusuna, HSYK soruşturma izni vermemiş hatta. Soma duruşmasında ‘madenin sürekli denetlendiğini ama soruşturma izni verilmediğini’ söylemiş. Bu ne demek?
Ben de anlamadım. Kuşkusuz İhsan bey bizim aklımızın eremeyeceği çok önemli bir noktaya temas etmiştir, ama ben anlamadım.
‘Elimizde tuttuğumuz bir hakikat var’
– Mahkemeden ek süreyi de o istemiş…
Evet istedi duruşma salonunda. Klasiktir, sona gelindiğine böyle şeyler yapılması. Avukatlığın şanındandır. Yeni geldi dosyaya, dolayısıyla bu kadar kapsamlı bir duruşma için de süre istemesi doğal. 18’inde savcılığın artık diyeceğini işitebilirsek artık olacaklar önemli. Bu dosya Türkiye tarihi açısından bizce önemli. Orayı takip eden ve edecek avukatların elleriyle tuttuğu bir hakikat var. Bunun önemi sosyal cinayetler düzeninde, Aladağ’da kız çocuklarının ölmesi, Soma’da madencilerin ölmesi konusunda bütüncül bir adım atabileceğimiz somut bir dosya. Kuşkuya yer kalmadı.
Soma’nın ekoloji yanı: Karbon kaçakçısı ülke mi olacağız?
– Bu arada sanık avukatları da aynı şeyi savunuyor yani, ‘Buradan çıkacak karar çok önemli. Türkiye’de madencilik yapılamayabilir’ diyorlar.
(Enerji Bakanı) Berat Albayrak’da aynı şeyleri söylüyor. O da topa girdi, eksik kalması düşünülemezdi enerji bakanı olarak. Ermenek dosyasındaki Fetullahçı hakimlerden, verdikleri kararların bir içtihat yolu açtığından bahsetti. Madencilik işi, bence işlerini düzgün yaparlarsa sürdürebilirler, işçilerin hayatlarını sudan ucuz kabul etmezlerse sürdürülebilir. Madenciliğin sürdürülmesi konusunda engel yok. Ama Türkiye bir karbon kaçağı merkezi olacaksa ve madencilik bu açıdan tüm maliyetlerin düşürüldüğü bir yer olarak tasavvur ediliyorsa evet, bu onları zora sokabilir. Dolayısıyla ekoloji mücadelesi açısından da Soma meselesi önemlidir. Bu konuda esaslı bir eksiklik olduğunu kayıt düşmek isterim. Geçen yıl çok yakında, Aliağa’da yıldönümünde bir miting yapılabildi. 13’ünde Soma’da oradaki madencilerle buluşma ihtimali o kadar da önemsenmiyor. Çok daha büyük oyunlar çevirmeye hazırlanıyorlar, buna ilişkin duyumlarımız da var. Duruşma salonunda da söylendi.
‘Sanık avukatları Yargıtay’la görüşüyor’
– Var mı verebileceğiniz bir isim?
En yüksek makamlar diyor onlar. Yargıtay’la görüşmeler yaptıkları iddia ediliyor ve bunları da reddetmiyorlar. Hakimlerin üzerinde büyük bir baskı olduğunu kendi gözlerimizle görüyoruz. Başka gelişmeler de var, teyit etmedik daha söylemeyeyim ama mahkeme heyetinin olanı olduğu gibi görmemesi için ne yapılması gerekiyorsa yapıyorlar. Az önce bahsettiğim tehdit. ‘Keser döner sap döner, gün gelir hesap döner’, ‘HSYK soruşturma açtı’ ya da ‘En yüksek makamlarla görüştük’, ‘Devlet Denetleme Kurumu’da inceleme yapacak’tan başlayarak, duruşma salonundaki hal, tavır, Fethullahçılık vs. vs.
‘Albayrak’ın enerji sektöründen beklentisi var’
– Bu dava üçüncü yılına girmişken, ve bu zamana kadar oldukça iyi gelişmeler de kaydedilmişken, son dönemeçte böyle bir yola girmesini nasıl değerlendirmek gerek?
Bence siyasi iktidarın eli zordaydı, Gezi’nin hemen sonrasındaydı Soma, sonra biraz daha kontrollü davranmak istedi. Memleket halinden başını alamadı ki Alp Gürkan ve Can Gürkan’ın yani sermaye sınıfının sorunlarını çözebilsin. Kılıç vurarak Gordion’un düğümünü çözebilsin. Fakat şimdi artık, mesele kabul edilemez hale geliyor çünkü maden sermayesi tarafından kabul edilir hale gelmiyor. Doğrudan damat beyin, ailesinin şirketleri, yatırımları var. Ailesinin enerji sektörünün gidişatına dair bir beklentisi var. Ve zaten Türkiye’de iki sektör var; kentsel dönüşüm ile doğal varlıkların yağmalanması bağlı olarak da enerji sektörü. Burada, alt sınırdan ceza verilmesi ve olayın üzerinin örtülmesi bir siyasi iktisadi sorumluluk. Bizim vazifemiz, elimizden ne geliyorsa bunun böyle olmaması için çalışmak.
– Duruşmada alt sınırdan ceza verilmesi halinde hamleniz ne olacak?
O, o zamana kalsın, ama bunun böyle olmayacağını umuyorum çünkü hâlâ bu ülkede hakimlik yapmaya çalışanlar olduğunu gördük biz. Çok kavga ettik biz mahkeme salonunda, çok tartıştık ama hakikaten hakimlik yapmaya çalışıyorlardı onlar.
– Bu yüzden hakimlere soruşturma açılması mühim bir nokta.
Evet ve bunun zamanını ayarlamaya çalışıyorlar gibi gözüküyor. Ankara’da var mı bilmiyorum ama Akhisar’da hakimler var… Her ayın 13’ünde İstanbul’da ve Soma’da aileler yürüyorlar ve anma yapıyorlar. 18’i sabahı da, Akhisar Tren Garı’ndan mahkeme önüne yürüyeceğiz. Akhisar Emniyeti demiyorum ama Kaymakamlığı bunun böyle olmaması için elinden geleni yapıyor. Fakat aileler de biz de, sokakta olacağız.