Peki anayasalardaki yurttaşlık tanımı toprağımızda neden bir ‘sorun’ haline geldi? Kökeni nedir?
Anam babam okul yüzü görmemişti, Boğaziçi’nde hocalık yaptım…
Elitistmiş şuymuş buymuş, hadi oradan, geçin bu zırvaları. Emek, emek, emek. Alın teri. Çaba. Hak etmek. Hak etmek. Emek harcayıp hak eden onca insan gibi.
Fikri Sağlar’a yönelik tepkinin içeriği ve muhalif siyasetçiye birkaç basit soru…
Bağırıp çağırarak çözülebilecek sorunlar değil bunlar. Öfkeyle, hakaretle, baskıyla, demagojiyle çare bulunabilseydi dertlerimize, bugüne dek olurdu; toprağımızda bolca bulunan nitelikler bunlar!
12 Eylül darbecilerinin, gençlere ‘Lenin, Mao ve Kastro yerine, din öğretme’ arzusu
‘Beka’ kaygısı ile devletin kuruluşundaki ‘Sünni Müslüman Türk’ harcı her döneme damga vurdu. Birbirinden ayrılarak tartışılabilecek konular değil.
81 baro – 22 baro = Anayasa ve Kürt sorunu!
Türkiye’deki baroların yalnızca 22’sinin ‘karara uyma’ çağrısı yapmış…
Laikleşme macerasında Türkçe ezan ve çok partili yaşam aşaması…
İşin ilginç yanı, Türkçe ezana taraftar olanlar da karşı çıkanlar da bu tavırlarını Atatürk’ün adına zarar vermeyecek biçimde yapmaya çalışıyor.
HDP hakkında kapatma davası açılırsa ne olur?
bunca şamataya ve boş lakırdıya neden olan parti kapatma meselesi, Anayasa ve SPK’de yıllar içinde yapılan çok sayıda değişikliğin ardından bugün artık neredeyse hiçbir ciddi hukuki etki doğuracak bir yaptırım türü değil.
Laik Cumhuriyet laik miydi?
Eğer laiklikten, Fransa’daki laikliği anlıyorsak, Türkiye Cumhuriyeti hiçbir zaman laik olmadı.
Tiyatrolarla ‘dayanışma’ vakti, buyurun hep birlikte…
‘Ödeneksiz tiyatrolara’ yönelik bu yazı, bir ‘dayanışma çağrısı’ ve ‘oyuna davettir’.
Osmanlı’dan ‘laik’ Cumhuriyet’e giden yolda neler yaşandı?
Osmanlı’dan bugüne bir şey hep vardı, belirleyiciydi ve bugün de canlılığını olduğu gibi koruyor: Yönetici ve okumuşların ‘devlet bekası’ kaygısı.
- « Önceki Sayfa
- 1
- …
- 24
- 25
- 26
- 27
- 28
- …
- 71
- Sonraki Sayfa »