Türk Lirası’ndaki (TL) iyimserliğim eleştiriliyor. Eleştirenler, ‘‘Reformlar yapılmaz. Sıkı para politikasından vazgeçilir. Faiz indirimleri başlar’’ argümanlarını dile getiriyorlar. Geçmişte uygulanan politikalardan dönüşlere vurgu yapıyorlar. Makul görüşlerdir. Ancak bu sefer konjonktür farklıdır. Manevra alanımız bulunmuyor. Ekonomi yönetiminin ve Merkez Bankası başkanının değişmesini, son iki ayda atılan adımları, bu açıdan değerlendirmek gerekiyor.
TL’nin güçlenmesi lazım derken, doların yerle bir olmasından bahsetmiyorum. O zaman ucuzlayan ithal ürünlere talep artıyor. Döviz açığı patlıyor. Dolar talebi yükseliyor. Türkiye ekonomisi fasit bir dairenin içine giriyor. Zaman zaman kurun adil seviyesi tartışılıyor. Öngörülebilir bir kur patikası yeterlidir. Bugünkü seviyeler yerli yatırımcıya ‘‘TL yükselebilir’’ korkusunu vermiyor. Lokal oyuncular dövizlerini bozdurmuyorlar. Düşüşlerde alım yapıyorlar. Pozitif düşünüyorum. Çünkü mevcut politikadan dönüş olursa, yerleşikler denkleme hiç girmezler. Yabancı yatırımcılar çıkıp giderler. Tuhaf kur seviyeleri tekrar konuşulur.