Bu kez CHP açısından asıl fark yaratan durum, partinin ilk kez seçmene ‘iktidara talibiz’ mesajını vermesidir. CHP geçen seçimde akademis-yenlerin raporlarına dayalı ‘Şu-bu olmalı’ diyen sıkıcı dosyalar hazırlamıştı. Bu sefer profesyonel bir reklam ekibiyle çalışıyor olmanın farkı ortada.
Bu yüzden Kılıçdaroğlu’nun sunumundaki en önemli bölümler ‘İlk 100 günde yapacaklarımız’ ve ‘İlk 1 yılda yapacak-larımız.’ ‘İlk 100 gün’ tamamen Amerikan siyasetinden alınmış bir kavram; ancak buraya oturmuş.
Çünkü, doğruya doğru, CHP’nin bu seçimde yıkması gereken, iktidar partisinin iyi-kötü yerleştirmeyi başardığı ‘iki koyun güdemez’ algısı. İşte tam da bu yüzden dünkü profesyonel organizasyon görüntüsü, iyi hazırlanmış ve temiz reklam malzemeleri, partinin ekonomiyi iyi çalıştığına dair yaratılan hava, anamuhalefet için hayati.
CHP, Deniz Baykal döneminde ‘Türkiye laiktir laik kalacak’ sonra Kılıçdaroğlu’yla ‘Faşizme karşı omuz omuza’ sloganının partisi oldu. İkisi de sosyolojik olarak seçmenin ihtiyaç ve arzularıyla örtüşmüyordu. Şimdi ise ‘Yaşanabilir bir Türkiye’ diyor ve ilk kez zamanın ruhunu yakalamış gözüküyor.
Bu çıkış, CHP’ye yarar. Belki oy patlaması yapmaz ama son 1 yılda kaybettiği 1-2 puanı geri alır, HDP ve MHP’ye yönelişin önüne geçer.