“Ama Parti’yi sen de seversin!”
Bir ahbabım geçen hafta bana böyle deyince kulaklarıma inanamadım. ‘Parti’den kastı BDP’ydi. Ben ve siyasi partileri sevmek? Yaşamı severim, insanları sevebilirim; ama partileri, devletleri, örgütleri, liderleri… İmkansız.
Geçen hafta yerel seçimlerin sonrasına dair haber yapmak için Ağrı’daydım. Bu ahbabım, BDP içinde aktifti ve o bağımsız olmadığı için başka insanlarla da konuşmam gerektiğini söyleyince başladı anlatmaya… Ve sonra öyle dedi: “Ama Parti’yi sen de seversin!”
Birisine bağımsız gazeteci olmanın ne anlama geldiğini açıklamak zor. Şu anda Diyarbakır’da yaşadığımdan bu duyguyu sıkça tecrübe ediyorum. Geçen ay da buradaki bir arkadaşım aradı ve arabada boş yer olduğunu ve gelebileceğimi söyledi. Ne hakkında konuştuğuna dair hiçbir fikrim yokru. Nereye? Neler oluyordu? Bir daveti mi unutmuştum?
“Hayır” dedi, “Halfeti!” Abdullah Öcalan’ın doğumgünü kutlaması için Urfa’nın Halfeti ilçesine gidiyordu.
Kürt etkinliklerine gazeteci olduğum için gittim
Ben gitmek istemeyince adeta şaşkına döndü. Beni her nasılsa Kürt hareketinin bir parçası olarak görüyor herhalde. Her ulusal kutlamaya veya anmaya koşa koş gidecek, Öcalan için tezahürat yapacak biri gibi. Oysa ki gittiğim bütün Kürt siyasi etkinliklerine, gazeteci olarak katıldım.
Evet, geçen yıl Halfeti’ye gittim ama tamamen gazetecilik için: Öcalan’ın silahlı mücadelenin bittiğini ilan ettiği Newroz’un hemen sonrasıydı ve ben devletin Halfeti’de ilk kez yapılacak kutlamalara izin verip vermeyeceğini merak ediyordum. İzin verdiler.
Bu yıl Newroz için Kandil’e gittim. PKK’yi sevdiğim ve gerillalarla halaya durmak istediğim için değil, Kürt meselesinde uzmanlaştığım ve duruma göz atmak için… KCK’nin basın ilişkilerinden sorumlu adamla görüşmek, gerillalarla konuşmak, kutlamalar için Kandil’e kimin geleceğini görmek, o yeri kendi gözlerimle görmek için…
Azizlere dönen liderler beni bayıyor
Benim için PKK’yi sevmek olanaksız. Ben ne yaptıklarını ve neden yaptıklarını anlamak istiyorum, o kadar.
Aynısı BDP veya Türkiye’deki herhangi bir politik parti için de geçerli: Üzgünüm, ben sizi ve size oy veren insanları anlamaya çalışıyorum, ama sizi asla sevemem.
Ve Öcalan? Onu daha iyi anlamak için bir röportaj yapmayı çok isterim, ama onu sevmek? Asla. Takipçilerinin gözünde azizlere dönen liderler konsepti beni bayıyor, ister Atatürk ister Öcalan olsun – veya Erdoğan. Bence bu tarz bir liderlik tehlikeli.
Bağımsız gazetecilikten anlamıyorlar
Sadece Kürtlerin değil, diğelerinin de çoğu bağımsız gazetecilik kavramını anlamıyor. Bana ‘Kürt yanlısı’ yazar diye haitap edenler – genellikle Türkler ve Türkiye’de yaşayan yabancılar – gibi. Eşcinsel haklarına odaklanan bir gazeteciye ‘eşcinsel yanlısı yazar’ diye hitap eder miydiniz? Veya Ankara’da ya da İstanbul’da çalışan ve güncel olaylar üzerine Türklerin perspektifi hakkında yazan bir gazeteciye ‘Türk yanlısı yazar’? Gelibolu’daki Çanakkale Savaşı anmasına gittiğim zaman herhangi biri beni Türk yanlısı yazar diye adlandırdı mı? Veya Anıtkabir’i ziyaret ettiğimde?
Kürtler haklarını alırsa bu, örnek olur
Aksine, ben öteden beri insan haklarına eğilen bir gazeteciyim. Bu aralar özel olarak kimliğe yoğunlaşıyorum. Kürt meselesi kimlikle ilgili olduğu için o meselede uzmanlaşmayı tercih ettim. Bu Kürt yanlısı olmak değil, hak yanlısı olmak.
Kürtler, Türkiye’de devlet tarafından ezilen en büyük grup, bu baskı on binlerce insanın ölümüne neden oldu (ve oluyor). Kürt meselesi bölgedeki Türk dış politikasını belirliyor ki serbest çalışan bir gazetecinin Kürtlere odaklanması için yeterli bir neden.
Eğer Kürtler uluslararası hukuk çerçevesinde haklarını alabilirse – ki bu da yeni ve gerçekten demokratik bir anayasa gerektirir – Türkiye’de kimlikleri reddedilen diğer grupların problemleri de çözülebilir. Diğer gruplardan kastım Türkiye’de heteroseksüel Sünni Müslüman Türk olmayan herkes.
BDP Kürt yanlısı değil, insan hakları yanlısı
Bana ‘Kürt yanlısı’ diyerek beni ve işimi aşağılarsanız, sanırım Türkiye ve Kürt meselesi hakkında gerçekten ne anladığınızı ve iş tüm dünyada insanların doğdukları andan itibaren sahip oldukları haklara dair kendinizi nerede konumladığınızı gözde geçirmenizin vakti gelmiştir.
İşte o zaman genelde adlandırıldığı gibi BDP’ye ‘Kürt yanlısı’ parti demenin neden doğru olmadığını da anlarsınız. Tabii kendilerini neden hiçbir zaman böyle tarif etmediklerini de.
Onlar Kürt yanlısı değil, insan hakları yanlısı. Benim gibi. Hayır, onları bunun için sevmiyorum. Bu hedefi destekliyorum, ama bu, temelden farklı bir şey.