BERİL KÖSEOĞLU
Basın özgürlüğünün her zamankinden çok tartışıldığı bir dönemde, Türkiye 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü’nde Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun açıklamalarını konuşuyor.
Davutoğlu, düşünce kuruluşu Freedom House’un Türkiye’yi basın özgürlüğünde ‘kısmen özgür‘ kategorisinden ‘özgür değil’ kategorisine düşüren raporuna ilişkin değerlendirmesinde, Türkiye’de gazetecilerin tüm dünyadaki meslektaşlarından özgür olduğunu savundu. Raporu ‘algı operasyonu‘ diye niteleyen Dışişleri Bakanı, “Gazetecilerimiz ‘kısmen özgür’ denilen ülkelerden de, ‘özgür’ denilen ülkelerden de daha özgür. Gazetecilerimizin de bu raporu reddetmelerini bekleriz” dedi.
Peki Türkiye, 2014’ün Dünya Basın Özgürlüğü’ne hangi şartlar altında girdi, Davutoğlu’nun ‘unutmuş‘ göründüğü gerçekler ne?
21 gazeteci hapiste
* Gazetecileri Koruma Komitesi’nin son raporuna göre, Türkiye’de 21 gazeteci hapiste.
1 Mayıs’ta da hedef
* 1 Mayıs gösterilerini izleyen en az dokuz gazeteci yaralandı.
Dünya çapındaki kampanya listesindeyiz
* Komite, bu yılki Basın Özgürlüğü Günü için başlattığı kampanyada tüm dünyadan 10 gazeteciyi öne çıkardı; Türkiye bu listeye girmeyi de bildi. Kampanya listesinde, Özgür Radyo’nun yedi yılı aşkın bir süredir tutuklu bulunan eski genel yayın koordinatörü Füsun Erdoğan’a da yer verildi.
15 yıl sonra ‘özgür değil’
* Türkiye, düşünce kuruluşu Freedom House’un yıllık basın özgürlüğü raporunda 15 yıl sonra ilk kez ‘basını özgür olmayan ülkeler‘ kategorisinde yer aldı; basın özgürlüğü konusunda Avrupa’da geçen yıl en büyük gerilemeyi kaydeden ülke oldu. Raporda, Gezi Parkı protestoları ve 17 Aralık sürecinde gazeteciler üzerinde kurulan baskıya özel vurgu yapıldı; medya patronlarının iktidarla yakın ilişkilerine dikkat çekildi.
Alo Fatih hattının ‘yararları’
* 17 Aralık sürecinde, ‘malum sır‘lar ortaya saçıldı; bunlardan en dikkat çekici olanı, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın telefonundan HaberTurk binasına uzanan ‘Alo Fatih‘ hattıydı. Sızdırılan tapelerle, Erdoğan’ın kurumdaki ‘adamı‘ Fatih Saraç üzerinden Turgay Ciner’in sahibi olduğu HaberTurk gazetesi ve televizyonuna müdahalesi tüm ayrıntılarıyla ifşa oldu. Erdoğan daha sonra ses kayıtlarının gerçekliğini kabul etti.
Medya patronu ağlatan Başbakan
* Aynı süreçte sızan tapelerden, Milliyet ve Vatan gazetelerinin sahibi Erdoğan Demirören’in, ‘İmralı zabıtları’ haberi nedeniyle Başbakan Erdoğan’a telefonda “Ben nasıl girdim bu işe?” diyerek ağladığını öğrendik. Şu an bu iki gazetenin ortak ‘havuz sistemi’ne geçeceği öne sürülüyor; nitekim Vatan gazetesinin Ankara bürosu, Türkiye tarihinin belki de en ‘civcivli’ Ankara gündemine rağmen kapatıldı.
Aydın Doğan davasına müdahale
* Başbakan Erdoğan’ın, bir diğer medya patronu Aydın Doğan’la ilgili bir davadan çıkan kararı beğenmediği de tapelerle ortaya saçıldı.
Akşam, Güneş ve Sky 360, 180 derece değişti
* Geçen yıla kadar Mehmet Emin Karamehmet’in sahibi olduğu Turkmedya, TSMF’nin el koyması sonrası Başbakan’a yakın işadamlarından Ethem Sancak’a ihalesiz verildi. ‘Balkon konuşması‘nda bile Erdoğan’ın yanında yer alan Sancak’ın patronluğuyla, Akşam, Güneş ve Sky360’ın yayın politikasında keskin bir değişim yaşandı.
Muhalefet liderlerine açık sansür
* Muhalefet liderleri yerel seçim öncesinde yolsuzluk iddialarına ilişkin tapeleri Meclis gündemine getirirken, grup toplantılarında yapılan konuşmalara ilişkin haberlerin bile sansürlendiği ortaya çıktı. Milliyet ve Hürriyet gazetelerinden, ihtarname veya mahkeme kararlarıyla CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ve MHP lideri Devlet Bahçeli’nin konuşmalarına ilişkin yayınlarını internet sitelerinden kaldırmaları istendi.