Gezi eylemleri sırasında polisler ve esnaf tarafından dövülerek öldürülen Ali İsmail Korkmaz‘in tanıkların dinlenmesine ilişkin dava Eskişehir’de görüldü.
Dörde bölünen davanın ‘tanık davası’ Eskişehir 1. Ağır Ceza Mahkemesi‘nde görülürken, duruşmada Ali İsmail Korkmaz‘ın dövüldüğü sokaktaki esnaflar, otel sahibi, çaycı, rapor almak için gittiği hastanedeki doktorlar dahil toplam 12 kişi dinlendi. Yılmaz Balkan ile Koray Demirel’in zorla getirilmelerine karar veren mahkeme, duruşmayı 11 Nisan 2014’e erteledi.
Hürriyet’ten Ali Dağlar‘ın haberi ve Ağabey Gürkan Korkmaz‘ın duruşmada tanık ifadeleriyle ilgili geçtiği bilgiler şu şekilde;
Dr. Sezer Zehir Ali İsmail’in Osman Gazi Üniversitei Tıp Fakültesi’ne girişine ilişkin süreci anlattı: “Olay günü beyin cerrahide çalışıyordum, acile Eskişehir Devlet Hastanesi’nden bir hasta geldiği bildirildi. Beyin tomografisini değerlendirdim. Kalp hastalığı geçirdiğini ve kan sulandırıcı kullandığını öğrendim. Hastanın yatışını ve takibini önerdim.”
Fırın çalışanı Mehmet Aslan: “Hamurcu olduğum için çok şey görmedim. O gün polislerin bir eylemciyi götürdüklerini gördüm.”
İbrahim Aslan: “Ben o sokakta esnafım, olay günü iş yerimin camı biber gazından kırıldı. Dövülme anına ilişkin görgüm yoktur.”
Doğukan Bilir’in polis başmüfettişine verdiği ifade okundu. Bilir bu ifadesinde olay gönü Espark tarafında provakatör bir grup olduğunu, onlardan kaçarken yüzünde gaz maskesi olan birinin kendisini yakalayıp dövmeye başladığını, arkasından başka polislerin gelerek dövmeye devam ettiklerini söyledi. Aldığı darbeler nedeniyle yere düştüğünü belirten Bilir, sürünerek arabaların arasına gidip, babasını aradığını, onun gelip kendisini aldığını, polislere ifade verip şikayetçi olduğunu anlattı. Bilir, kendisini döven maskeli polisin kahverengi montlu olduğunu ve kendisine hangi örgütten olduğunu sorduğunu söyledi.
Volkan Perlitek: “Ben isim benzerliğinden dolayı tanık oldum, görgüye dayalı bilgim yoktur.”
Mustafa Ayaş: “Ben teknisyenim, otel müdürü beni aradı ‘Görüntüler açılmıyor’ dedi. Otele gittiğimde üç polis vardı. Görüntüler açılıyordu. Polislere nasıl yedekleyeceklerini öğrettim. Bir hafta sonra gittiğimde görüntüler bilgisayardan silinmişti.”
Ahmet Mustafa Aslan: “Ben sokakta esnafım, o gün ben de polisten copla dayak yedim. Esnaf olduğumu anlayınca özür diledi.”
Erdoğan Gözseçen: “Ben Beşik Otel’in sahibiyim, polisler gelen gençleri acımasızca darp ediyordu. Doğukan’ın dövülme anını gördüm. Ali İsmail’in dövüldüğü an elektrik şarterini indirdiğim için kamera kaydı yapmamış, ben silmedim. Mevcut görüntüleri polislere teslim ettim! Polis bizden kamera kaydını kapatmamızı istedi ben de şalteri indirdim. Niye kapatmamı istediklerini bilmiyorum. Olaydan sonraki günlerde polisler otele gelerek kamera kayıtlarını teslim aldı. Polisler ile Serkan Kavak (Doğukan Bilir’in kafasına meşe odunuyla vuran sivil) işbirliği içinde olabilir.”
Mehmet Beyazıt Ballı: “Haberaktif gazetesindeyim, emniyete çalışırım. O gün, o sokakta istihbarat bölge müdürü olarak görev yapıyordum. O gün DHKP-C şefleri alandaydı. Taşları söküp saldırıyorlardı” Müdahil avukatlar, polisleri aklama niyetinde olduğunu belirterek ifadesinin okunup çıkarılmasını istediler. Tanığın olay gecesi sokakta lamba olmadığını, kameraların çalışmadığını öne sürmesi üzerine tepkiler arttı. Müdahil avukatı bu kez tanığa istihbarat elemanı olup olmadığını sordu, tanık emniyete çalışan gazeteci olduğunu öne sürdü. Bu çıkış üzerine mahkeme başkanı avukatı yanına çağırıp duyulmayacak şekilde bir konuşma yaptı. Tanığın ilk ifadesinde de “Eskişehir Bölge Müdürlüğü’nün emniyet basın bölümünde istihbarat müdürü olarak görev yapmaktayım.” dediği öne sürüldü.
Mehmet Ağcı: “Ben esnafım. Saat gece 10 sularında bir öğrencinin dövülmesine tanık oldum. Ali İsmail’in dövüldüğü esnada sokakta yoktum.”
Seyitcan Göl: “Ben sokaktaki çaycıyım, olaydan önce polisler beni eylemci sanarak darp etti. Olay esnasında saat geç olduğu için orada değildim.”
Habil Kuru: “Ben sokakta esnafım, evimin balkonundan polis ve esnafın beraber eylemcileri dövdüklerini gördüm. Polis eylemcileri dövüyordu.” Kendisine kamera kayıtlarının gösterildiğini belirten tanık, kendisine Tatar Ramazan dediklerini söyleyen sakallı, eşofmanlı, eli sopalı kişiyi görse tanıyacağını, bu kişinin gençleri elinde sopayla dövdüğünü söyledi. Tanık, evinden aşağı inip sivil polislerin yanına giderek, çevik kuvvet aracında gördüğü bu kişiyle ilgili, “Polis değil, asker değil, neden bu kişiyi içinizde barındırıyorsunuz?” dediğini, yanıt alamadığını söyledi. Tanık, su kişinin daha sonra spor açık renkli bir otomobille olay yerinden ayrıldığını belirtti.