RIFAT DOĞAN
Adana’da 11 çocuk ve 18 yaşında bir eğitmenin yanarak can verdiği yurttaki yangınla ilgili açılan davanın ikinci duruşması görüldü.
Süleymancılar Cemaati’nin Aladağ ilçesinde bulunan yurdunda 9 Kasım 2016’da meydana gelen olayda 10’lu yaşlarında 10 çocuk, yurt müdürünün altı yaşındaki kızı ve 18 yaşındaki bir eğitmen hayatını kaybetmişti.
Soruşturma kapsamında yurt müdürünün de aralarında bulunduğu yedi kişi tutuklanmıştı. Tutuklu isimler hakkında ‘taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olma’ suçlarından iki yıldan 15 yıla kadar hapis istemiyle dava açılmıştı.
Kozan Ticaret Odası’nda görülen duruşma öncesinde mağdur aileler sessiz bir yürüyüş gerçekleştirdi.
Ailelerin davasını takip eden Sosyal Haklar Derneği Genel Sekreteri Can Atalay, “Bu davada tutuklu olması gerekenlerin çok azı tutuklu. Çocuklarımızın kaçak cemaat yurduna yönlendirilmesi işini yapanlar, o kaçak cemaat yurdunda çocuklarımızın güvenliğinin alınmadığının tespit edilmesine rağmen hiçbir şey yapmayanlar da tutuklanmalı” dedi.
‘Üzerimizde baskı kuruluyor’
Adliye önünde konuşan mağdur ailelerden Sultan Avcı, muhtar başta olmak üzere olayda sorumluluğu bulunan ilçe eğitim müdürü ve yurt müdürü dahil herkesin cezalandırılmasını talep etti.
TBB Başkanı Feyzioğlu da izledi
Duruşmayı izlemek için gelen Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioglu da “Sonuna kadar davanın takipçisi ve ailelerin yanında olacaklarını belirterek ortada bir kasten adam öldürme suçu var, buna göre bir cezalandırılma talep ediyoruz” dedi.
Duruşmaya, daha önce katılım talepleri kabul edilen bazı baroların avukatları hazır bulundu.
Derneğe ait yeri satarak ailelerin hesaplarına para yatırmışlar
Mahkeme dosyaya gelen evrakları okudu. Geçen duruşma öncesinde mağdur ailelerin hesaplarına yatırılan 500 bin lira miktarındaki paranın derneğin mülkiyetinde bulunan 105 ada 4 parseldeki bir yerin satılmasıyla elde edildiğine ilişkin kararın yer aldığı dernek kayıt defteri, dosyaya girdi.
Avukat Can Atalay, dosyaya giren evrakı göremediklerini belirterek inceleme için ek süre istedi.
‘Beni sürekli elektrik çarpıyordu’
Faciadan sağ kurtulan mağdur Sema Karataş yangından iki ay önce yurtta kalmaya başladığını belirterek şöyle dedi: “Yurtta 34 öğrenci kalıyordu. Ortaokul 5, 6, 7 ve 8. sınıfta okuyan öğrenciler vardı. 5 belletmen vardı. Temizlik ve yemek işleriyle ilgilenen kimse olmadığı için ben yapıyordum. Yangın tatbikatı yapılmadı ve ben de yangın tüpü kullanmayı bilmiyorum. Yangın merdiveni kapıları kilitliydi ve kapı kolları yoktu. Yangın merdiveni kapılarının anahtarı nöbetçi belletmendeydi. Yangın günü 3’üncü kattaydım. Önce koku sonra duman geldi. Pencereden aşağıda tutulan battaniyenin üzerine atlayarak kurtuldum.”
‘Yurt üç katlıydı, yangın merdiveni 2’nci kata kadardı’
Karataş sigorta attığı için su ısıtıcısı kullanmadıklarını ve belletmenlerin bu konuda uyarıda bulunduğunu ifade ederek “Bulaşık yıkarken elektrik beni sürekli çarpıyordu. Bunu belletmenlere söylediğimde bana ‘olabilir, düzelir’ dedi. Yangın merdiveni 2’nci kata kadar yükseliyordu. 3’üncü kata kadar çıkmıyordu” diye konuştu.
‘Bu yurt olmasaydı öğrenim hayatına nasıl devam edecektin?’
Sanık Mahir Kılıç’ın avukatı Hüseyin Turgut Bahar’ın mağdur Sema Karataş’a “Yurt olmasaydı öğrenim hayatına devam edebilir miydiniz?” yolundaki sorusu mağdur ailelerinin tepkisini çekti.
Bazı sanık avukatlarının talebi üzerine Kazım Kocagöz tanık olarak dinlendi. Kocagöz eşinin kendisine haber vermesi üzerine itfaiyeye haber verdiğini belirtirken, TBB Başkanı Feyzioğlu tanığın ifadesine ilişkin olarak “Tanık ifadesinden yurt görevlilerinin yangın sırasında itfaiyeye haber vermedikleri anlaşılmaktadır” dedi.
Neslihan Aydoğdu’nun babası Salih Aydoğdu ise Kocagöz’ün eşinin yurtta çalışmadığına ilişkin ifadesinin gerçek dışı olduğunu belirterek “Kızım orada okuyor. Ondan biliyorum. Kocagöz’ün eşi yurtta çalışıyor. Yangını söndüremeyen yurt görevlileri önce eşlerine sonra itfaiyeye haber veriyorlar” diye konuştu.
Avukat Can Atalay da daha önce ifade veren Kocagöz’ün eşinin ‘Kocagöz’ün gelmediğini, itfaiyenin geldiğini beyan ettiğini’ dolasıyla Kazım Kocagöz hakkında yalan ifade nedeniyle suç duyurusunda bulunulmasını talep etti.
Duruşma savcısı tutuklu bulunan sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar verilmesini talep etti.
Sanık avukatları taleplerini iletti, ardından diğer beyanlara geçildi.
Feyzioğlu: Deliller olası kasta işaret ediyor
Feyzioğlu bütün delillerin olası kasıtla adam öldürme suçuna işaret ettiğini belirterek “Yangın bir şekilde çıkabilir ama bu yangını önlemek yurt yönetiminin sorumluluğundadır. Bu yapılmamış, aksine yangın çıktıktan sonra itfaiyeye geç haber verilmiş” dedi.
Feyzioğlu şöyle devam etti: “Faciada yurt ve dernek yöneticileri ‘olursa olsun ölürse ölsün’ tavrıyla hareket etmiştir. Yöneticilerin kaçma şüphesi, delil karartma ve aileler üzerinde baskı kurabilecekleri olasılığı göz önünde bulundurularak tutukluluklarının devamına karar verilmesini talep ediyoruz.”
‘Süleymancıları görmek için yeni bir 15 Temmuz’a gerek yok’
Atalay da beyanında, “Fethullahçıların yurtlar üzerinden elde ettikleri çıkarlar üzerinden ülkeye nasıl kötülük ettiklerini gördük. Süleymancıların nasıl bir kötülük edeceklerini görmek için yeni bir 15 Temmuz’a gerek yok” dedi.
Atalay, kuvvetli kaçma şüphenin göz önünde bulundurularak tutukluluk hallerinin devamını talep etti.
Mahkeme heyeti, tutuklu sanıkların tutukluluk hallerinin devamına; duruşmanın 9 Ekim 2017 tarihine bırakılmasına karar verdi.