RIFAT DOĞAN
Adana’nın Aladağ ilçesinde 10 yaşlarında 11 çocuk ve 18 yaşında bir eğitimcinin yangında hayatını kaybettiği Süleymancılar’a ait yurdun denetimini ihmal ettikleri gerekçesiyle haklarında soruşturma yürütülen beş kamu görevlisine dava açıldı.
Aladağ’da geçen yıl 29 Kasım tarihinde çıkan yangında 24 kişi de yaralanmıştı.
Süleymancılar’a bağlı yurdu tam olarak denetlemedikleri ve görevlerini ihmal ettikleri gerekçesiyle İlçe Milli Eğitim Müdürü Mehmet Aktaş, Şube Müdürü Davut Gökçeli, kaymakamlık görevlisi Ramazan Arı, Bayram Aydın, Cihan Ünal hakkında yürütülen soruşturma tamamlandı.
Beş kamu görevlisi hakkında dava açıldı
Haklarında ‘taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmaya neden olma’ suçlamasıyla dava açılan beş kamu görevlisi için iki yıldan 15 yıla kadar hapis cezası talep ediliyor. Şüphelilerin yargılanacağı dava ve yedi sanığın yargılandığı ana dava birleştirildi.
Kozan başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, şüpheliler Ramazan Arı ve Bayram Aydın’ın hazırladığı denetleme raporlarında yangına karşı gerekli önlemlerin alındığı belirtilmesine karşın söz konusu önlemlerin alınmadığı, ayrıca raporun 44. maddesinde belirtilen a, b, c, d maddelerine aykırı davranıldığının tespit edildiği vurgulanarak, ‘bu durumun alınan ifadelerde sehven yapıldığının bildirildiği, 44. Maddeye aykırılığın yurdun kapatılması gerektiği, buna rağmen sehven yapılan bu eksikliğin dahi yangın olayından sonra fark edildiği düşünüldüğünde yapılan denetimin şekli bir denetim olduğu, yeterli sayıda hizmetli bulundurulmamasına rağmen bu durumun da denetlemelerde giderilmediği’ belirtildi.
‘Şüphelilerin hareketi ile ölüm arasında illiyet bağı var’
Diğer şüpheliler Cihan Ünal ve Davut Gökçeli’nin de aynı şekilde ‘Yangına karşı gerekli tedbirler alınmıştır’ diye rapor düzenlediği, alınan beyanlarda ise yangın tatbikatının yapılmadığı ve alınan bilirkişi raporundan binada yangından korunma sisteminin olmadığı, dolaysıyla etkin bir şekilde denetim yapmadıkları, ayrıca belli eksiklikler belirlenmesine rağmen bu eksikliklerin giderilip giderilmediğini denetlemedikleri, hizmetli görevlendirilmesi yapılması eksikliklerini tespit etmelerine rağmen bu eksikliğin giderilmesi noktasında etkin bir denetim yapmadıkları kaydedildi.
İddianamede şüphelilerden Aktaş ve Gökçeli’nin eksikliklerin tamamlanması konusunda etkin bir takip yapmadıkları belirtilerek, yeterli denetimi yapmayarak yangından korunmaya yönelik denetim yapılsaydı ölümlerin meydana gelmeyeceği, şüphelilerin hareketi ile ölüm arasında illiyet bağının bulunduğu ifade edildi.
‘Müfettiş raporu da MEB’i yalanlamıştı’
MEB, 26 Ekim 2015, 17 Aralık 2015 ve 26 Mayıs 2016 olmak üzere toplam üç kez denetim yapıldığını belirtmiş ancak müfettiş raporunda bu ifadeler yalanlanmıştı.
Müfettiş raporunda denetimi yapan kamu görevlilerinin gerçeğe aykırı belge düzenledikleri belirtilerek şöyle denmişti: “Gökçeli ile Ünal’ın yurtta yangın tatbikatı yapılmadığı halde yangına karşı gerekli tedbirlerin alındığı şeklinde rapor düzenledikleri iddiasının değerlendirildiği şekliyle doğru olduğu bu eylemin ‘5237 sayılı yasanın 204/2. Maddesinde görevi gereği düzenlemeye yetkili olduğu resmi bir belgeyi gerçeğe aykırı olarak düzenleyen kamu görevlisi… cezalandırılır’ şeklinde tanımlı suç olduğu…”
Müfettiş raporunda Gökçeli’nin yurt denetimine ilişkin görev ihmalini inleyecek kontrol görevini yapmayan Aktaş hakkında disiplin soruşturması yapılması gerektiği kaydedilmiş ve sorumlular hakkında soruşturma talep edilmişti.
‘Olası kastla ölüme sebebiyet vermekten açılmalıydı’
Yangında çocuklarını kaybeden bazı ailelere hukuki olarak yardım eden Sosyal Haklar Derneği’nin avukatlarından Can Atalay, kamu görevlileri hakkında açılan davayı şu sözlerle değerlendirdi: “Kamu görevlileri hakkında taksirle ölüme sebebiyet verme suçlamasıyla dava açılmış olması kabul edilemez. Çünkü Aladağ’da 11’i kız çocuğu olmak üzere toplam 12 kişinin ölümüyle sonuçlanan yangının yaşandığı Süleymancılar’a ait kaçak yurt, göz göre göre gelen cinayet mekanı. Biz TCK’nın 21. maddesinin göndermesiyle 81. maddesi yani olası kastla insan öldürme suç unsurlarının oluştuğu kanısındayız. Mahkeme aksi bir kanaatte de olacak olursa da 83’e uyarınca ihmale davranışla ölüme sebebiyet verme suçu gibi ağır cezalar öngören bir suçlamayla yargılanmaları ve bu yargılamanın da esas olarak tüm sorumluların meselenin Fethullahçılara sağlanan aynı olanakların bugün Süleymancılara sağlanıyor olması nedeniyle hesap vermesi gerektiği düşüncesindeyiz.”