Yunuslara Özgürlük Platformu, sivil toplum kuruluşu AKUT’un (Arama Kurtarma Derneği) bir yunus parkından sponsorluk almasını ‘varoluş amacına ihanet’ olduğu savunulan bir açık mektup yayınladı.
AKUT ekibi ve AKUT’un kurucusu Nasuh Mahruki’ye hitaben yazılan mektupta, yaklaşık dört hafta önce Kuşadası’nda gerçekleşen bir etkinlik için Facebook’ta yapılan duyuruda, bir yunus parkının da davetin sponsorlarından olduğu belirtildi.
AKUT’un insan ve hayvanları kurtarma amacında olan bir kuruluş olduğu hatırlatılan mektupta, para karşılığında insanları eğlendirmek için hayvanlara eziyet eden yunus parklarından sponsorluk almanın, derneğin kuruluş amacına ihanet olduğu savunuldu. Ayrıca, konuyla ilgili AKUT’a ulaşılmaya çalışılmasına rağmen, geri dönüş alınamadığı kaydedildi.
Söz konusu mektup şöyle:
“Yunus parkından sponsorluk alan AKUT’a açık mektup
Sevgili AKUT ekibi, Sevgili Nasuh Mahruki,
Size yakışmadı… Bu sponsorluğu bir daha içinizde değerlendirmenizi talep ediyoruz. Maddi çıkarların ötesinde en derinlerinize indiğinizde, AKUT gibi, sadece insan yaşamına değil, tüm canlılara önem veren bir derneğe, hayvan haklarını saymayan bir işletmenin sponsorluğunun uygun olmadığı kanısına varacağınızdan eminiz.
Öncellikle şunu belirtmek istiyoruz; gönüllülük, karşılıksız yardımseverlik, dürüstlük, tutarlılık ve güvenilirlik gibi temel değerlerinizin yanısıra, “Doğal afetlerde ve büyük kazalarda, tamamen gönüllü olarak, amatör bir çalışma ve profesyonel bir yaklaşım ile […] can kaybını en aza indirmek ve arama kurtarma konularında toplumu bilgilendirmek derneğimizin temel amacıdır” olarak belirttiğiniz misyonunuz ve bu ilkeleriniz doğrultusunda yaptığınız tüm çalışmalardan dolayı sizi tebrik ediyoruz.
Birçok arkadaşımızın da gönüllü olduğu kuruluşunuzun çalışmalarını saygıyla takip ediyoruz. Bu yüzden insan ve hayvan arasında -çünkü hepimiz doğanın bir parçasıyız – aslında ayrım yapmayacağınızı biliyoruz. Basın İlişkileri Biriminiz tarafından yayımlanmış 20 Nisan 2015 tarihli bir haberde, AKUT’un demecini, bu yaklaşımın teminatı olarak okumak istiyoruz: “AKUTʼun karşılıksız yardımseverlik ilkesi ile çıktığı yolda bugüne dek 885 hayvanı kurtarma mutluluğuna eriştiğini belirten AKUT Genel Başkanı Ali Nasuh Mahruki ise hayvanlara yapılan kötü muamelelerin önüne ancak topluma doğru rol modelleri sunarak geçilebileceğinin önemine dikkat çekti ve AKUTʼun yaşam hakkına duyduğu saygı çerçevesinde, zor durumda olan her canlının her zaman yanında olduğunu belirtti.”
Sizlere bir konuda danışmak istiyoruz…
Yaklaşık dört hafta önce Kuşadası’nda gerçekleşen araç tanıtım kokteyliniz için Facebook’ta paylaşmış olduğunuz davette sponsorlarınızın arasında bir yunus parkının da yer aldığını belirtmişsiniz. Bu tesis “Deniz memelileri gösteri merkezidir. İçerisinde üç adet YUNUS ve 3 adet FOKUN gösteri yaptığı, ayrıca misafirlerin yunuslar ile yüzebildiği bir parktır… […] Bunun için şovdan önce rezervasyon yaptırarak yüzme ücretini ödemelisiniz… Extra ücret ödeyerek… size özel fotoğraflara sahip olabilirsiniz.” [Yunus gösteri merkezinin web sitesinden alıntıdır]
Dünyada ve Türkiye’de yunus parklarının kapatılması, hayvanların koruma altına alınması için yerel ve uluslararası sivil toplum kuruluşları yıllardan beri uğraşıyorlar. Birçok ülkede bu parklar yasaklandı ve kapatıldı, hatta yunuslar insan olmayan birey ilan edildi. Türkiyeʼde ise iki yunus parkı hayvan hakları grupları ve yaşam savunucularının girişimleriyle kapatılırken, bir yunus parkının inşası da engellendi.
Fakat mücadele gittikçe büyüyerek sürüyor çünkü Türkiye denizlerinde yasadışı yunus avı yapıldığına ve yabancı obje yuttuğu için ölüm tehlikesiyle karşı karşıya olan hayvanların olduğuna dair Yunuslara Özgürlük Platformu ve benzeri hayvanları koruma derneklerine iletilen ihbarlar, tüm çabalara rağmen soruşturmaya veya cezai yaptırıma tabi tutulmayan hayvan ölümleri ve hak ihlalleri, Türkiye’deki yunus ve terapi merkezlerinin kamuoyundan gizlenmeye çalışan karanlık yüzü, esaret endüstrisinin rutinidir.
Yunus parklarında hayatını kaybeden her hayvanın sorumluluğunu, bu işletmeleri destekleyen herkes üzerinde taşıyor. Çünkü doğalarından koparıldıktan sonra bu tesislerde esaret altında tutulan yunuslar, foklar, deniz aslanları, balinalar ve morslar bizim gibi özgür olmayı hakeden canlılardır ve her can değerlidir.
Bu noktada size sormak istediğimiz bir soru var…
Zor durumda kalmış, yardıma ihtiyacı olan herkesin yardımına koşan bir sivil toplum kuruluşu olarak, yunusları ve fok balıklarını o çok sevdiği denizlerden alıp, küçük havuzlara hapseden ve para karşılığında insanları eğlendirmek için bu hayvanlara eziyet eden, onları kullanan ve sömüren bir işletmenin sponsorluğunu nasıl açıklayabilirsiniz?
Bugüne kadar doğal afetlerde ve doğa kazalarında olağanüstü bir çaba, disiplin ve profesyonellikle sayısız insanın hayatını kurtarmış, zor durumdaki hayvanlar için de dönem dönem elini taşın altına koymuş bir dernek olarak, son yıllarda kamuoyundan büyük ve haklı bir tepki çeken, sayısız hak ve hukuk ihlali içeren kirli bir ticareti, aldığınız maddi destek ile dolaylı olarak onamanız, bir üyeniz aracılığıyla bu tür bir iş birliğini* olumlayan nitelikte tavır almanız ve sivil toplum-özel şirketler arasındaki maddi ilişkiler üzerinden ahlaki sorunlara değinenleri katı bir üslupla yok saymanız, kendi web sitenizde öne çıkarılan bağımsızlık, açıklık, güvenilirlik, dürüstlük, tutarlılık ve toplumu bilgilendirme/eğitme ilkeleriyle bağdaşmamaktadır.
Çünkü Türkiye’deki yasal boşluklar, çıkar ilişkileri ve denetimsizlik üzerinden ilerleyen hayvan ticareti ve sömürüsüyle para kazanan yunus gösteri merkezleri ve benzeri işletmeler, web sitenizde bağımsızlık/sponsorluk şartları olarak belirtilen ‘T.C. kanunlarına ve temel insani değerlere bağlı kalma’ değerlerinizle örtüşmemektedir.
Şu anda ‘yapılan her bağış bir ‘cana’ dokunmak adına’ sloganıyla yola çıkan bir kuruluş olarak, bir değil, binlerce ‘can’ın özgürlüğüne ve hayatına mal olan kanlı bir endüstrinin maddi desteğini kabul etmenizi üzüntüyle karşılarken, aynı zamanda hayat kurtarma hedefiyle yola çıkan gönüllü bir oluşumun, bağış kaynağının ne denli etik olduğunu sorgulayanlara, bu konudaki endişelerini saygılı bir üslupla dile getirenlere verdiğiniz sert ve olumsuz tepkileri de algılamakta güçlük çekiyoruz.
Size yaklaşık iki hafta önce bizzat ulaşıp, haberdar olmadığınızı tahmin ettiğimiz esaret endüstrisi ve hayvan ticaretiyle ilgili bilgilendirmek amacıyla bu tesislerin perde arkasına dair sunduğumuz somut belgeler doğrultusunda bu çelişkili sponsorluğun devamı hakkındaki görüşlerinizi öğrenmek istedik. Fakat sizlerden hala bir yanıt alamadık. Telefonla size ulaşan hayvan hakları savunucuları ise, konunun genel kurulda görüşüldüğünü, fakat sonuç hakkında bilgilendirilmediklerini bizlere ilettiler.
Gönderdiğimiz mektuba ve size gelen telefonlara herhangi bir yanıt vermemiş olmanızı, hayvan esaretine ve istismarına karşı ciddi bir duyarsızlık ve sorumsuzluk olarak okumak zorunda kalıyoruz.
Oysa Türkiye sularından yunus parkları için canlı yakalanan 23 yunusun dokuzunu sizin sponsorunuz avladı. AKUT Kuşadası ekibinizin 5 bin TL para desteği aldığı yunus gösteri merkezi, 1983’ten bu yana Türkiye’de yasak olan yunus avına rağmen, Bakanlık’tan çıkarılan ‘özel izin’ ile dokuz yunusu Türkiye sularından yakalamış (*), sürülerinden ve doğal yaşam ortamlarından kopararak her biri ayrı birer birey olan bu hayvanları ömür boyu hapse ve işkenceye mahkum etmiştir. Bu canlı yakalamalar sırasında yaşanan ve gazetelere yansıyan yunus ölümleri nedeniyle yedi yunusun avlanması iptal edilmiş, diğer tesisler ile birlikte toplamda 23 yunus canlı yakalanmıştır.
Örnek olmayı hedefleyen ve toplumu bilinçlendirmeye çalışan bir kuruluş olarak size bir yunus gösteri merkezi tarafından yapılan para desteği, orada sömürülen hayvanlardan daha önemli olmamalı. Yunus parkından araç desteği için almış olduğunuz sponsorluğu, Facebook’ta paylaştığımız son derece samimi mektubun altına yazdığınız “O firmalar da bizimle birlikte can kurtarıyor” gibi gerçeği bulandıran, kısmen doğru ifadelerle savunmaktan ziyade temel değerlerinize aykırı olan bu çelişkili sponsorluğu reddedip, genişbir kitleye ulaşabilme konumunuzu, insan dışındaki başka canlılara karşı da duyarlı olmanın önemli olduğu mesajını vererek insanlarda farkındalık yaratmayı seçebilirsiniz.
Bu açık mektubumuzla amacımız, derneğinizi karalamak veya lekelemek değildir. Keza bugüne kadar duyarlı binlerce kişinin desteğiyle yalnızca ticari işletmelerin ve büyük şirketlerin işbirliklerine karşı sesimizi yükseltme gereği duymuş, hayat kurtarma odaklı bir sivil toplum kuruluşunun bu tür bir işbirliğine girişebileceğini tahmin bile etmemiştik.
Bu açık mektupla tek amacımız; doğru rol modelleri sunarak toplumsal ilerlemeyi hedef aldığını iddia eden, gönüllülüğü ve yardımseverliliği temel alan, hayat kurtarmayı ve olumlu değişimi misyon edinen AKUT ve benzeri oluşumların, gelecekte benzer işbirliklerine imza atmadan önce bir kez daha düşünmelerini sağlayabilmek, bu durumlarda insanlara yardım ederken başka canlıların özgürlüğünün elinden alınmasıyla elde edilen kazancın geri çevrilmesinin ne denli tutarlı, güvenilir, bilinçli ve temel insani değerlerle örtüşen bir tutum olabileceğini gösterebilmektir.
Gönüllülüğü, yardımseverliliği destekleyen; doğaya, hayata, can taşıyan her varlığa saygı duyan herkes adına, bu çelişkili sponsorluğu açıklamanızı bekliyor, mektubumuzu, bu konuda hissettiğimiz üzüntü ve saşkınlığı tam olarak ifade eden, bize Twitter üzerinden ulaşan bir yorumla bitirmek istiyoruz ve size bir kez daha soruyoruz: Bir yunus parkından para desteği alınmasının “AKUT’un varoluş gerekçesine ihanet” olduğunu siz de düşünmüyor musunuz?
Saygılarımızla.
Derya Özkan, Ebru Kapsal, Öykü Yağcı
* “AKUT kelimesi özellikle ülkemizde ve hatta büyük ölçüde yurt dışı ülkelerde deprem ve benzeri felaket anlarında, sadece insanları değil, yaşam belirtisi gösteren her canlıyı kurtarabilmek için gözünü budaktan sakınmayan, çağdaş, bilgili, akılcı insanlar olarak bilinir ki bu algı çok doğrudur. Böyle bir oluşumun yukarıda belirtilen, Yunusların özgürlüğünün alınması, ölümlerine sebebiyet verilmesi, bu yolla ticari kazanç elde edilmesi ile ilgili ülkemizde de bazı il ve ilçelerde yasaklanmış firmalardan maddi destek alınmasını, AKUT’un varoluş gerekçesine ihanet olarak algıladığımı çok üzülerek ifade etmek istiyorum.” – Nail Yağcı
(*) Bakanlık tarafından verilen resmi özel izin belgesinin ve uluslararası balina ve yunus koruma kuruluşu WDC’nin şikayeti üzerine Türkiye sularından canlı yakalanan yunusların sayısının teyit edildiği, Türkiye hükümeti tarafından 2010 yılında Avrupa Konseyi’ne gönderilen mektubun kopyaları elimizdedir ve AKUT ile paylaşılmıştır. Bu belgelere ulaşmak isteyenler, bizimle irtibata geçebilir [yunuslaraozgurluk@gmail.com]. Belirtilen gerekçenin uygun olması halinde, bu belgeleri paylaşabiliriz.”