Öç alma, kin ve hınç üzerinden beslenen, gücü başka ülkeleri dümdüz etmeye yetmediği için, kendi ülkesinde dümdüz etme tehdidini savuran, bunu uygulayan birçok lider var. Taraftarlarına “Kininizi unutmayın!” öğüdü verenler gibi.
İktidarı kaybetme endişesinin yarattığı kompülsif siyasal davranışlar, bir ülkeyi sonunda felakete sürükleyebiliyor. Saplantılı mutlak iktidar davranışları bu nevrozun bir parçası olarak değerlendirilebilir.
Böyle bir nevroz sergileyen kişileri destekleyen, seçen, onunla aidiyet ilişkisi kuran insanların yeterli bir çoğunluk oluşturduğu toplumlarda, felaket herkesin başına gelmeden, demokratik yollarla bunun önlenmesi nasıl sağlanır? Öç alma ve hınç döngüsünün esiri olmadan, bu nasıl başarılır? Esas soru budur.