MERT YILDIZ
Ensar Vakfı’na bağlı yurt ve evlerde olup bitenler önemli bir soruyu gündeme getiriyor. AKP neden Ensar Vakfı’nı korumaya geçti?
Şu dönemde AKP’ye oy kaybettirecek herhangi bir durum Erdoğan gibi pragmatik fakat acımasız bir siyasetçi için kabul edilebilir değil. Ki Ensar Vakfı’nda olup bitenler tam da AKP’ye oy kaybettirecek türden. Erdoğan Ensar’cılar kırk yıllık dostu olsa bile kendisine oy kaybettireceğini düşünse bir dakika düşünmeden satar ve ‘paralel’e bağlardı.
Soruyu ikiye bölebiliriz. Neden Ensar korunuyor? Bu araştırmacı gazeteciler için bir soru ama cevap muhtemelen Ensar’ın mütevelli heyetinde bir akraba veya eski AKP’liyle ilgili.
Benim ilgilendiğim ve bu yazının konusu sıradan bir vakıfın neden korunduğu. Cevap basit. Vakıflar AKP’nin siyasi gücünün bir sebebi ve bir vakfın feda edilmesi diğerlerinin de feda edilmesi demek. Bu da AKP’yi başarılı kılan sosyal güvenlik sisteminin çökmesi demek.
Vakıf ekonomisi 101
Her ne kadar İslami bir kuruluş olsa da vakıf fikri yeni değil. Hatta İran’da Bonyad olarak bilinen ve her sektörde önemli paya sahip vakıflar Devrim Muhafızları’nın ekonomik kolu gibi bir şey. Hrıstiyanlıkta da benzer bir olgu var fakat bunlara artık çoğunlukla ‘vakıf’ yerine ‘lobi’ deniyor.
Bizde vakıfların yeniden doğuşu Özal döneminde oldu. O zaman vakıflar özel üniversitelerin önünü açmak için kullanılmıştı. AKP 2000’lerin başında vakıflara yeni bir önem kazandırdı. AKP döneminde kurulan vakıflar* birer para aklama operasyonu haline geldi.
İşin temelinde dahiane bir ekonomi politikası var. Erdoğan’dan önceki siyasetçiler hep kamunun bilançosunu rant ve siyasi emelleri için (sosyal yardımlar aracılığıyla oy artırmak) kullandı. Bu sistemin sonucu sürdürülemez bütçe açıkları ve ekonomik krizdi. Erdoğan farklı bir model uyguluyor. Selefleri gibi kamuyu doğrudan işin içine karıştırmıyor. Sosyal yardımlar için özel sektör kullanılıyor. Bütçe önemli bir açık vermiyor. Onun yerine cari açık (özel sektörün açığı) veriyoruz.
Diyeceksiniz neden bir firma sosyal yardım yapsın? Yapmaz, yapsa da oya dönüşmez. Bu işe bir aracı lazım. Bu aracı da vakıflar. AKP’den nemalanan firmalar karlarının bir bölümüyle vakıflara bağış yapıyor. Vakıflar da bu parayı alıp burs veriyor, yurt açıyor, iftar yemekleri veriyor, sosyal yardımlarda bulunuyor ve bedavaya sağlık hizmetleri sunuyor. Nüfusun çoğunun hastalık hastası olduğu bir ülkede bedava sağlık hizmeti. Bundan daha iyi bir oy arttırma aracı olabilir mi?
Bir örnek
Sistemi hayal ürünü bir örnekle açıklayayım: AKParti, eş dostun firması AKİnşaat’a gerçek değeri 5 bin TL olan Hazine’ye ait araziyi 5 TL’ye veriyor. AKİnşaat, AKHalkBankası’na gidip bin TL’lik faizsiz (veya AKİnşaat’a özel faiz imkanlarından) kredi alıyor ve araziye bina dikiyor. Binanın toplam değeri 10 bin TL’ye geliyor. 5 bin arazinin değeri, bin TL harcanan para ve kalan 4 bin TL de AKİnşaat’ın karı. Parasını üretken yatırımlara koymak yerine çimentoya gömmeye bayılan Türk halkı binadaki bütün evleri satın alıyor. AKİnşaat’ın cebine kemiksiz 8 bin 995 TL’lik para kalıyor (10 bin TL’lik gelir eksi arazinin fiyatı 5 TL ve bin TL’lik kredi). AKİnşaat bu karın bin TL’sini AKVakıf’a bağışlıyor. Neden? Çünkü AKParti’den ‘5 bin TL’lik araziyi 5 TL’ye kapamak istiyorsan bu bağışı yapacaksın’ diye direktif geliyor. AKVakıf bin TL ile yurt yapıyor, iftar veriyor, sağlık hizmetleri sağlıyor. Ama AKVakıf bu hizmetleri çok isabetli şekilde sunuyor. Bu hizmetler herkese değil. AKVakıf’ın AKParti’yla bağını anlayana ve oyunu satmaya açık vatandaşlara…
Ne zamana kadar?
Aslında çökmesi için pek çok mekanizma var ama hiçbiri kısa vadede gerçekçi ihtimaller değil. Memlekette arazi bitecek değil ya. Ancak insanlar emlağa yatırım yapmayı bıraktığı zaman sistem çöker. O da çok uzak değil. Zaten bu yüzden AKİnşaatların karları düşmeye başlayınca daha fazla rant bulunan sektörlerde AKEnerji, AKAltyapı, AKTurkcell gibi şirketler doğuyor.
Ahmet Hakan’a gelince…
Hürriyet yazarı Ahmet Hakan çıkıp ülkenin liberallerine “Siz de çok taraflısınız, bakan haklı. Bir tane olaydan tüm kurumu zan altında bırakamayız. Bu tür olay Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nde olsaydı…” diyor. Bu vaka Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nde olsa bakan o vakfı da savunur muydu Ahmet Bey? Yoksa “Bu adamlar vakıf kurup çocuklarımıza içki içirip ırzına geçti” deyip vakfın ve vakfa bağışta bulunan bütün bireylerin varlığına el koymaya mı kalkardı?
Özet: Son dönemde kurulan pek çok vakıf hem bir para aklama operasyonu hem de AKP’yi ayakta tutan sistemin temel taşlarından biri. Çocukların cinsel istismarına karşıysanız olay sosyal medyadan Ahmet Hakan’a küfretmekle olmuyor. Ahmet Bey bu çarpık sistemin bir ürünü, nedeni değil.
AKİnşaat’tan ev alıp AKMedya izleyip AKRestoranlarda yiyip içip AKTürkcell’le ‘hayata bağlandığımız’ sürece hem istismar ediliyoruz hem de istismar ediyoruz.