CANAN COŞKUN
canancoskun2@gmail.com / @canancoskun
AKP Grup Başkanvekili Özlem Zengin, HDP Kocaeli Milletvekili ve insan hakları aktivisti Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun gündeme getirdiği emniyet ve hapishanelerdeki çıplak aramayla ilgili dün yeni bir açıklama daha yaptı. Bu tartışmanın başından itibaren Gergerlioğlu’nun dile getirdiği örneklere inanmadığını söyleyen ve devam eden süreçteki açıklamalarıyla kamuoyunun tepkisini toplayan Zengin bu defa “Gelmiş geçmiş 60 yıldır belki bu arama var. Avrupa’da, ABD’de, İsrail’de var. Havaalanlarına gittiğinizdeki aramalardan bir farkı yok” diye konuştu. Peki hapishanelerdeki uygulama gerçekten de havaalanlarındaki arama gibi mi? Değilse nasıl? Yanıt aramak için Ocak 2013’te Kandıra F Tipi Cezaevi’nde yaşanan bir olaya odaklanalım.
Bu yazıdaki çıplak aramaya maruz kalanlar olay yaşandığında şikâyetçi olmuş ama süreç gardiyanların cezasızlığı ile sonuçlanmış. Bu durum o günlerde herhangi bir medya kuruluşunda haber olmamış. Dava dosyasına göre yaşananlar şöyle:
İstanbul ve İzmir’de eş zamanlı olarak 18 Ocak 2013’te DHKP-C operasyonu yapılmış, 100’e yakın kişi gözaltına alınmıştı. Operasyonda gözaltına alınarak tutuklananlardan yedisi Kandıra F Tipi Cezaevi’ne gönderilmişti. Cezaevi girişinde çıplak aramaya maruz bırakılınca buna karşı direnmiş ve gardiyanlar tarafından darp edilmişlerdi.
Olayla ilgili açılan soruşturmada tutuklular gardiyanlardan şikâyetçi olmuş, gardiyanlar da tutuklulardan ‘direndikleri’ iddiasıyla şikâyetçi olmuştu.
Soruşturma kapsamında olaydan bir yıl sonra sekiz infaz koruma memurunun ifadesi alınmış, hepsi de ifadesinde “Kurumumuzda kesinlikle çıplak arama yapılmamaktadır” diye konuşmuştu. Darp şikâyetiyle ilgili olarak da “Kanundan kaynaklanan yetkimizi kullanarak yani zor kullanma yetkimize dayanarak kendilerinin üst aramaları gerçekleştirdik” demişlerdi.
‘İç çamaşırı kalacak şekilde…’
Şüpheli gardiyanlardan ikisi cezaevindeki arama işleminin nasıl yapıldığını detaylı bir şekilde aktarmıştı. Atakan Simit isimli şüpheli şunları söylüyordu: “Kurumumuzda çıplak arama yapılmamaktadır. Kurumumuzda rutin olarak her giriş yapan tutuklu ve hükümlünün mevzuat gereğince üst araması yapılır. Bu arama da önce üst kıyafetlerinin çıkarılmasının istenip, aramanın yapılması ve kıyafetler giyildikten sonra iç çamaşırı kalacak şekilde alt kıyafetlerinin çıkarılmasının istenmesi şeklindedir.”
Bir diğer gardiyan Sinan Göze de şunları anlatıyordu: “Kurumumuzda kesinlikle çıplak arama yapılmamaktadır. Olay günü sevk ile kurumumuza gelenlere mevzuat gereğince önce üst bölgelerindeki kıyafetlerini çıkarmalarını, üst bölümlerinin araması yapıldıktan sonra kıyafetlerini giydikten sonra alt bölgelerindeki kıyafetlerini çıkarmalarını, bu şekilde ayrı ayrı üst aramalarının yapılacağını ifade ettik.”
‘Arama kayda alındı’
Dava dosyasındaki ifadesine göre çıplak aramaya maruz kalanlardan Ümit Çimen ise şunları söylemişti: “Olay günü diğer arkadaşlarım ve ben aynı odada içeriye tek tek alınarak üzerimizdeki kıyafetler zorla çıkarılarak aramaya tabi tutulduk. Bu aramayı da odada bulunan bir infaz koruma memuru el kamerasına çekti. Şu an bulunmuş olduğum cezaevine gelmeden önce dört gün gözaltında kaldım. Sonra Metris Cezaevi’ne kondum. Orada kısa bir süre kaldıktan sonra bu cezaevine getirildim. Buraya getirilene kadar tüm aramalarım yapılmıştı. Cezaevinde tekrar aranmak istendim. X-Ray cihazından geçirilip elle yapılan aramayı kabul ettim ve bu şekilde bir aramam yapıldı. Ayrıca daha sonra bir odada üzerimde iç çamaşırım kalacak şekilde kıyafetlerimin çıkarılarak aramanın yapılacağı söylenince bu aramayı onursuz bularak slogan attım.”
‘İç çamaşırımla kalacak şekilde soydular’
İnfaz koruma memurlarından şikayetçi olan bir diğer tutuklu Cavit Yılmaz da şunları anlatmıştı: “Müdür bey bana arama ile ilgili bir kısım kanun, yönetmelik, tüzükten bahsetti. Ancak benden istediği iç çamaşırıyla kaldıktan sonra aramamı yapmalarıydı. Ben de bunun usule uygun olmadığını ifade ettim. Ayrıca cezaevine gelene kadar çok yerde aramadan geçtiğimizi, sağlık kontrolünün yapıldığını ve X-Ray’den geçtiğimizi belirttim. Bunları söylememe, istemediğimi belirtmeme ve ellerinin altında el dedektörü bulunmasına rağmen infaz koruma memurları beni iç çamaşırımla kalacak şekilde soydu. Odanın dışında kamera vardı. Bu kamera kayıtlarına bakıldığında kıyafetlerimin oda dışarısında olduğu rahat bir şekilde görülebilir.”
‘Kafama basarak üstümdekileri çıkardılar’
Şikayetçi tutuklu Erdem Hanoğlu ise şunları aktarmıştı: “Arama sırasında üstümdeki kıyafetlerin iç çamaşırım haricindeki tümünün çıkarılması istenmişti. Yani çıplak aramaya tabi tutulmak istenmiştim. Bu da bana onursuzca geldiği için kabul etmedim. Aktif veya pasif hiçbir şekilde direnmede bulunmadım. Sadece slogan attım. Odada bulunan infaz koruma memurları ise ellerimi ve kollarımı tutarak beni yere yatırdı. Kafama basarak üzerimdeki kıyafetleri çıkardılar. Bu şekilde aramaya tabi tutuldum.”
Dava açıldı
Soruşturmayı yürüten Kandıra başsavcılığı, çıplak aramaya maruz bırakılan yedi kişi hakkında ‘hakaret’ ve ‘görevi yaptırmamak için direnme’ suçlamalarıyla dava açtı. Bir tutuklu haricinde hepsi beraat etti. İnfaz koruma memurları hakkında ‘usulüne uygun şekilde zor kullandıkları’ ve ’emir yerine getirdikleri’ gerekçesiyle takipsizlik kararı verildi.